Gerçek kişiler gibi, tüzel kişilerin de «kişilik haklarına saldırıda bu- lunulması halinde» manevi tazminat isteyebilecekleri–
İdari bir makamın talebi üzerine, davacının bilimsel alandaki yeterliliği konusundaki durumunu belirtmek amacı ile yazılan raporda yer alan «dağınık, dikkatsiz, güvenilmez, temiz çalışmasını öğrenememiş...» şeklindeki nitelendirmelerin, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği–
Davalının açıklamalarının somut bilgilere dayanması, kullandığı ifade tarzında amacı aşan ve davacıyı küçük düşürmeye yönelik bir anlam bulunmaması, konu ile ifade şekli arasında düşünsel bir bağ bulunması halinde, davalının yaptığı konuşmada hukuka aykırılık unsurunun bulunduğunun kabul edilemeyeceği–
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedilemeyeceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- Yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–