Kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddia edilen yazıda, saldırıya uğradığı iddia edilen kişinin adının geçmemesi nedeniyle ve normal düzeydeki bir okuyucu yazıda kastedilenin o kişi olduğu sonucuna varamayacağı için, yayının saldırıya uğradığı iddia edilen kişiye yönelik olduğu sonucuna varılamayacağı–
Davacının bir tıp doktoru olduğu, hastalığının tedaviye cevap verse de kronik nitelik arzettiği, davacının taşıdığı hastalığın kan ve vücut salgıları (tükürük ve semen gibi) ile bulaştığının uzman tarafından açıklandığı, bu nedenle hastalarına tedavi sırasında geçme riskinin bulunduğu, şu durumda, bu olayı konu alan haberin davacının özel yaşam alanı içinde yer alan ve gizli kalması gereken olaylardan olduğu sonucuna varılamayacağı, yazılmasında kamu yararının olduğu-
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasındaki denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedileceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteklerinde, zarar olay tarihinde gerçekleşmiş olduğundan, davacının istemde bulunması halinde, «tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek faiz ile alınmasına» hükmedilmesi gerekeceği–