Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasındaki denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedileceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Basın yoluyla işlenen fiillerden (kişilik haklarına yönelik saldırıdan) oluşan maddi ve manevi zararlardan, «yazıyı veya haberi yazan kimse» ile bu mevkutenin (gazetenin) ilgili «sorumlu müdürü» ile «sahibi»nin müteselsilen sorumlu olacağı–
Haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteklerinde, zarar olay tarihinde gerçekleşmiş olduğundan, davacının istemde bulunması halinde, «tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek faiz ile alınmasına» hükmedilmesi gerekeceği–
BK’nun 60. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıç tarihi hesaplanırken, kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddia edilen yayınlardan en son tarihli olanın gözönünde tutulacağı–
Kendi internet hattından, başkasının adı kullanılarak hakaretler içeren e-mailler gönderildiği tespit edilen kimsenin internet güvenlik sistemini en üst düzeyde tutup önlem almadığı için üçüncü şahısların uğradığı zararları karşılaması gerekeceği–
Haber/yazının, «gerçeklik», «güncellik», «kamu yararı», «toplumsal ilgi» öğelerini taşıması ve anlatımda, özle biçim arasındaki dengenin kurulmuş olması konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılığın korunmuş olması halinde, kişilik haklarına saldırı niteliği taşısa bile, hukuka uygun sayılacağı ve tazminatı gerektirmeyeceği–
Davalının sözleri bir bütün olarak ele alındığında; «davacının, şirket yetkilileri ile işbirliği içinde haksız kazanç olayları ile ilişkili olduğu» iması verilmek istendiği anlaşıldığından, davalının eyleminin eleştiri sınırları dışında ve haksız eylem niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerekeceği–