RTÜK üyesi olan davalının kişisel kusuruna dayanılarak açılan manevi tazminat davasında her türlü kanıtın değerlendirileceği–
Haksız eylemden kaynaklanan tazminat isteklerinde, zarar olay tarihinde gerçekleşmiş olduğundan, davacının istemde bulunması halinde, «tazminatın olay tarihinden itibaren yürütülecek faiz ile alınmasına» hükmedilmesi gerekeceği–
Şikayet hakkının Anayasal bir hak olduğu, bu nedenle hakkında yapılan şikayette (ya da bunun sonucunda açılan ceza davasında) haklı çıkan (lehine «takipsizlik» veya «beraat» kararı verilen) tarafın, sırf bu nedenle şikayette bulunan kişiden manevi tazminat isteyemeyeceği, şikayetçinin ancak (kasten) davacıya zarar vermek amacı ile veya hiçbir duyum ve belirti olmadan sırf şüphe üzerine ağır bir suçlamada bulunarak şikayette bulunmuş olması halinde, davacıya manevi tazminat ödemeye mahkum edilebileceği–
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan «gerçek» ve «güncel» bir haberin (eleştirinin), özle biçim arasındaki denge kurularak verilmesi durumunda, hukuka aykırılığının ortadan kalkacağı ve tazminata hükmedileceği -Karar verme hakkının sınırlarının belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri olan «gerçeklik» unsurunun burada «somut gerçeklik» olmayıp, «kararın verildiği andaki olayın beliriş biçimine göre görünüşteki gerçeklik» olduğu- yayınlanan haberin «gerçek» olması halinde, yayında «hukuka aykırılık» bulunduğundan söz edilemeyeceği ve davacı lehine -kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek- manevi tazminata hükmedilemeyeceği–
Derginin adının ve sahibinin değişmesinin, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırının önlenmesi için açılan davanın görülmesine engel olmayacağı–
Davacının mahkemeyi yanıltmak amacında olan bir kişi olarak tanıtılmasının davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği–