“Nesebin reddi” davasında, çocuğa kayyım tayin ettirilmeden yargılama yapılamayacağı–
Ananın, çocuğun nesebinin reddi için dava açamayacağı, bu hakkın babaya (ve çocuğa) ait olduğu–
“Çocuğun başkasından olduğunu” ileri sürerek “kayıt tasihi” da-vası açan babanın, bu suretle çocuğun doğumunu öğrenmiş kabul edileceği, bundan yıllarca sonra açacağı “nesebin reddi” davasının süre aşımı nedeniyle reddi gerekeceği–
“Babalık davası” şeklinde nitelendirilerek açılan davanın gerçekte “nesebin reddi davası” olduğunun anlaşılması halinde, hakimin davayı reddetmeyip, “nesebin reddi” davası olarak incelemesini yapması gerekeceği–
Evlenmeden sekiz ay ondört gün sonra doğan çocuğun nesebinin şüphe edilmemesinin doğal olduğu, böyle bir çocuğa ilişkin nesebin reddi davasında sürenin doğum tarihinden itibaren başlatılamayacağı–
Doğumdan önce kocanın gebeliği öğrenmiş olmasının, bir yıllık hak düşürücü sürenin doğumdan itibaren başlamasını gerektirmeyeceği–
Nesebin reddi davasında 554 sayılı “Tescil Kanunu”nun uygulanmaması halinde, MK.’nun babalıkla ilgili hükümlerinin def’i yoluyla in-celenmesi gerekeceği–
“Nesebin reddi davası”nın, koca tarafından, çocuk doğmadan önce de açılabileceği–