• Adalet Komisyonu Raporu

     “Tasarının 289 uncu maddesinin ”Dava açma süresi" olan kenar başlığı, diğer maddelerdeki düzenlemelere paralel olarak “Hak düşürücü süreler” şeklin-de değiştirilmiştir."



  • “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 289 - Madde soybağının reddi davasının tâbi olduğu süreyi, yürürlükteki Kanundan tamamen farklı bir şekilde yeniden düzenlemekte ve kısmen yürürlükteki Kanunun 242 ve 246 ncı maddelerini karşılamaktadır. Maddede İsviçre Medenî Kanununun 256c maddesi hükmüne paralel bir düzenleme getiril-miştir.

    Birinci fıkrada, yürürlükteki Kanunun 242 nci maddesinde yer alan ve davanın dokunduğu menfaatler açısından çok kısa bir süre olan bir aylık süre yerine ve 1984 tarihli Öntasarının 224 üncü maddesindeki altı aylık süreden de farklı olarak, bir ve beş yıllık iki süre düzenlenmiştir. Bir yıllık süre kocanın, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada bir başka erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır. Beş yıllık süre ise, her hâlde doğumdan itibaren işlemeye başlayacak olan bir süredir. Böylece koca, beş yıllık süre geçtikten sonra, bir yıllık süre henüz dolmamış yahut işlemeye başlamamış olsa bile, soybağının reddi davası açamayacaktır.

    İkinci fıkrada, çocuğun dava hakkının tâbi olduğu süre, çocuğa dava hakkı tanıyan 1984 tarihli Öntasarının 227 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmünden de farklı bir şekilde hükme bağlanmıştır. Buna göre çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl dava açmak zorundadır.

    Hem birinci ve hem de ikinci fıkrada düzenlenen süreler, hak düşürücü sürelerdir.

    Üçüncü fıkrada ise, dava açmadaki gecikmenin haklı bir sebebe dayanması hâlinde, bir yıllık hak düşürücü sürenin sebebin kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı hükme bağlanmıştır. Haklı sebebin neler olabileceği fıkrada belirtilmemiş, herhangi bir olayın haklı sebep oluşturup oluşturmadığını belirleme konusunda hâkime takdir yetkisi verilmiştir."



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 228 - Madde, yürürlükteki Kanunun 246. maddesini karşılamaktadır. Red hakkının düşmesi ve düşmesine engel olan sebepler tasarıda da, yürürlükteki metinde olduğu gibi düzenlenmiştir. İfade şeklinde ve sürelerde yapılan değişiklikler dışında, red dâvasını açmakta gecikmeye yol açan haklı sebebin ortadan kalkmasından itibaren üç ay içinde dâvanın açılabileceği ikinci fıkrada açıklanmıştır. Bu suretle mevcut Kanunda bir sürenin belirlenmemiş olmasından doğan sakınca giderilmek istenmiştir.’:

    c. Red hakkının düşmesi

    Madde 228 - Koca, çocuğu benimsedikten veya süre geç-tikten sonra red dâvası açamaz. Ancak, benimsemenin veya süreyi geçirmenin aldatılmadan ileri geldiği iddia ve isbat edi-lirse dâva hakkı düşmez. Bu durumda, aldatılmanın öğrenildiği günden itibaren yeniden altı aylık bir süre işlemeye başlar.

    Bundan başka, gecikme haklı bir sebepten ileri gelmişse altı ay geçtikten sonra da dâva açılabilir. Ancak, red dâvasının haklı sebebin ortadan kalkmasından itibaren üç ay içinde açılması gerekir.


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıdaki maddelere uydurulmuş, ifade sadeleştirilmiştir. Bu maddedeki (muhik bir sebep) terimi yerine Almanca metinde (Wichtige Gründe) de-nilmiştir ki bu, (önemli sebepler) demektir. Gerçekten de Türk Medenî Kanununda bir çok maddelerde kullanılan (muhik sebep) veya haklı sebep terimleri, bir hakkın, bir yetkinin mev-cudiyetini gösteren bir anlam taşıdığı için yerinde değildir. Maksat davanın açılmasını önleyen önemli sebeplerin varlığı meselesi olup, bir yetkinin bir hakkın isbatı meselesi değildir. Bu sebeple bu tasarıda böyle bir yetki bahis konusu olmayan yerlerde daima (muhik sebep) veya (haklı sebep) deyimleri yerine, Almanca aslında olduğu gibi (önemli sebepler) deyimi kullanılmıştır. Bu sebeplerin ileri sürüldüğü davalarda gerçekten önemli olup olmadığı noktasını elbette hakim takdir edecektir. Bu nokta esasen yargıcın takdir yetkisini düzenleyen dör-düncü maddede belirtilmiştir.

    2) Biçim değişikliği yoktur.

    3) Hüküm değişikliği: Maddenin ikinci fıkrasındaki bir aylık süre, yukarıda değiştirilmiş olan 242 inci maddeye uygun olarak üç aya çıkarılmıştır. Bundan başka kanunun 246 ıncı maddesinin şimdiki metninde son fıkrada hiç bir süre yoktur. Bu, bir çok sakıncalar doğurabilir. Bu sebeple, önemli sebeplerin ortadan kalktığı günden başlıyarak (bir aylık) bir süre konulmak suretiyle, doğabilecek sakıncaların önlenmesi amacı güdül-müştür.’:

    C. Red hakkının düşmesi.

    Madde 246 - Koca, çocuğu açıkça veya üstü kapalı olarak benimsendikten veya süreyi geçirdikten sonra red davası aça-maz; ancak benimsemenin veya red davası süresini geçirmenin, aldatılmadan ileri geldiğini iddia ve isbat ederse çocuğu red-dedebilir.

    Bu durumda, kocanın aldatıldığını öğrendiği günden başlıyarak yeniden üç aylık red süresi işlemeğe başlar.

    Bundan başka, gecikme önemli sebeplerden ileri gelmişse, üç ay geciktikten sonra da red davası açılabilir; ancak bunun önemli sebeplerin ortadan kalktığı günden başlıyarak bir ay içinde açılması gerekir.