Geçici aciz vesikasına dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarının zamanaşımını kesmeyeceği-
Borçlu şirketin borca yaptığı itirazdan feragat ederek hakkındaki takibin kesinleştiği, borçlu adresinde yapılan haczin İİK. mad. 105 kapsamında "aciz belgesi" niteliğinde olduğu, davacının alacağının 2006 yılından gelen kredi borçlarından doğduğu, iptali istenilen temlikin bu tarihlerden sonra 01.04.2013 tarihinde gerçekleşmiş olduğu- Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya, borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesinin ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracı olduğu- Temlik tarihinde borçlu şirketin üçüncü kişiye borcu var iken, bu temlikin teminat salt teminat amaçlı olarak verildiğinin söylenemeyeceği-
Aciz belgesinin; tasarrufun iptali davası açılmadan önce, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hükmün Yargıtay'ca bozulmasından sonra da sunulabileceği- Borçluya ait taşınmaz üzerine konulan haczin, borçlunun meskeniyet  şikayeti üzerine icra mahkemesince kaldırılmış olduğu görüldüğünden,  hacze kabil mal bulunamadığına ilişkin haciz tutanaklarının geçici aciz belgesi niteliğinde (İİK. mad. 105) olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu aracın noterde yapılan araç satış sözleşmesindeki bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmamakla birlikte; davalı 3. kişi, borçlunun yeğeni olduğundan, mahkemece, İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarının, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı (zorunlu dava arkadaşlığı)- Mahkemece, tasarrufun iptaline karar verilirken, borçlunun ilk yaptığı tasarrufun tarih ve tarafları ile buna göre devir gören silsile dikkate alınmak suretiyle taraf teşkili sağlanarak iptalin bu silsile içinde yapılması gerektiği- Davacı tarafından iptali istenilen satışlarda, satıcı taraf borçlu olmadığından, bu satışların iptali için, öncelikle bu satış dayanağını oluşturan borçlunun ilk tasarrufunun tespit edilmesi gerektiği- Mahkemece, talep konusu netleştirildikten sonra borçlu ile tasarrufta bulunan şahıslar davalı değil ise davaya dahil edilmesi gerektiği- Temyiz aşamasında sunulan aciz belgesi, bu davanın dayanağı takip dosyasına ilişkin olmadığından ve icra dosyasında yapılan haczin takip ve ödeme emrinin tebliğ adresten farklı yerde yapıldığı anlaşıldığından, öncelikle borçlunun bu adreslerde yapılmış haczi olup olmadığı, İİK'nun 105.madde kapsamında bir haciz tutanağı olup olmadığı veya bu dosyadan bir aciz belgesi alınıp alınmadığının araştırılması gerektiği-
İcra takip dosyasında, İİK. mad. 105 niteliğinde borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı gibi aciz belgesi de sunulmamış olduğu anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Tasarrufun iptal davasının kabulü halinde, davacı alacaklı tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceğinden, sadece "tasarruf konusu taşınmazın davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak haciz ve satışını isteyebilme yetkisi verilmesi" gerekirken, tapunun iptali ile borçlu adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun bir taşınmazının haczedildiği ve takip dosyasından İİK. mad. 105 niteliğinde borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı ve aciz belgesi de sunulmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
İcra takip dosyasında, İİK. mad. 105 niteliğinde borçlu adresinde yapılmış bir haciz olmadığı gibi aciz belgesi de sunulmamış olduğu anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlular hakkında yapılan takibe itiraz nedeniyle, davacı tarafından itirazın iptali davalarının açıldığı, takiplerin kesinleşmediği ve ortada kesinleşmiş bir icra takibi bulunmayacağından alacaklının "aciz vesikası". elde etme imkanının olmadığı ve bu durumda mahkemece "kesinleşmiş icra takibi bulunmadığı ve davacı tarafından aciz belgesi sunulmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerine, itirazın iptali davalarının sonucunun "bekletici mesele" yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi  gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca muvazaalı işlemin iptaline ilişkin açılan davalarda, davacının icra takip yapması ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek, İİK. mad. 283/1, 2 kıyasen uygulanarak "iptal ve tescile gerek olmaksızın" davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-