"Adres kapalı. İşyerinin penceresinden (vitrininden) bakıldığında adresin kapalı ve boş olduğu haciz kabil bir malın bulunmadığı görüldü. Mahallinde başkaca yapılacak işlem kalmadığından tutanağa son verildi." şeklindeki haciz tutanağının, kesin aciz vesikasının sonuçlarını doğurmayacağı- Alacaklının, haciz talebinden sonra yenileme talebine kadar zamanaşımını kesen bir işlemi bulunmadığından, bonolar için öngörülen 3 yıllık zamanaşımının dolmuş olduğu, mahkemece; "borçlu şirket adına kayıtlı menkul ve gayri menkullerin tespit edilemediği, borçlu şirketin haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle haciz tutanağının İİK.nun 143. maddesindeki aciz vesikası hükmünde olduğu ve İİK.nun 105/1. maddesi kapsamında muvazaa nedeniyle açılan tasarrufun iptali davasının zaman aşımını keseceği" gerekçesi ile icranın geri bırakılmasına yönelik şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu tür davaların elinde kat'i (İİK.nun 143.md) ya da geçici (İİK.nun 105.md) aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabileceği, bu hususun davanın görülebilme koşulu olup mahkemece re'sen (kendiliğinden) gözönüne alınması gerekeceği, aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay'ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağının olduğu-
Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için borçlu hakkında düzenlenmiş geçici (İİK’nun 105) veya kat’i aciz belgesinin sunulmasının gerekli olduğu-
Şahıs, dava konusu tasarrufun tarafı olmadığından aciz belgesinin eldeki dava yönünden sonuca etkili olmadığı- Haciz tutanağından borçlunun tebligat adresinden taşınmış olması nedeniyle haciz yapılamadığı, diğer haciz tutanağından ise borçluya ait haczi kabil mal olmadığının belirlendiği anlaşıldığından iki haciz tutanağının İİK. mad. 105 kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu- Davalının dava konusu taşınmazı dava dışı 5.kişiye sattıklarını beyan etmesine rağmen taşınmazın davalı 4.kişi adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından taşınmazın borçludan sonraki tüm maliklerini gösterir tedavül kayıtları ile 4. kişiden sonra satış var ise satış sözleşmesi de istenerek İİK. mad. 282 ve 283/2 gereğince davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak 4. kişiden sonraki malikleri davaya dahil edip etmeyeceğinin sorulması gerektiği-
Davacı alacaklı, boşanma protokolü ile davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişi eşine devredilen taşınmaz ve araçlar hakkındaki tasarrufların iptalini istemiş olup boşanma davasında tarafların mal bölüşümü mahkeme tarafından belirlenmediğinden, yapılan tasarruf işlemlerinin mahkeme ilamının icrası niteliğinde olmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik olduğu-
Tasarrufa konu taşınmazın satış tarihinde belirlenen değeri gözetildiğinde, İİK'nın 278/2 maddesinde belirtilen edimler arasındaki aşırı fark olmadığı ve İİK'nun 280. madde kapsamında davalının, borçlunun mali durumunu ve alacaklıları ızrar kastını bildiği veya bilmesi gereken kişilerden olduğu ispatlanamadığından, bu davalı yönünden davanın reddi gerektiği- Haciz tutanağında borçlunun ev adresine gidildiği bu adreste oturduğu tesbit edildiği ancak adres kapalı olduğundan çilingirle girilmediği belirtildiğinden, bu zaptın İİK'nun 105 niteliğinde bir belge olduğundan söz edilemeyeceği ve bu nedenle tasarrufun iptali davasının ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği- Yargılama sırasında tasarrufa konu malın üçüncü kişi tarafından devredilmesi halinde, davacı alacaklının davayı bedele dönüştürüp dönüştürmeyeceği veya devredilen şahısları davaya dahil edip etmeyeceği belirlenmesi gerektiği-
Davalı borçlunun haciz sırasında "borcu ödeme gücü olmadığını" belirtmesi nedeniyle haciz tutanağının İİK’nun 105.maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde bulunduğu, davalıların baba-oğul olması nedeniyle dava konusu tasarrufun İİK’nun 280/1 madde gereğince iptale tabi bulunduğu-
Davacı alacaklı tarafından sunulmuş bir aciz belgesi olmadığı, dava dayanağı takip dosyasından İİK'nun 105.maddesinde belirtildiği şekilde yapılmış bir haciz de bulunmadığı gibi İİK'nun 143.maddesinde belirtilen aciz belgesinin de olmadığı, davanın aciz hali ispatlanmamış olduğundan davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu-
Borçlunun dava konusu taşınmaza yönelik kardeşinin eşine yaptığı devirin İİK'nun 278/3-1 maddesine göre bağışlama niteliğinde olup iptale tabi olduğu-