Alacaklının gerek "takip talebi" ve gerekse "ödeme emri"nde, «yabancı para alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğini açıklamamış olmasının takibin iptalini gerektirmeyeceği–
Alacağın temliki halinde, alacak hakkının, bunu devralan üçüncü kişiye geçeceği, alacağı devredenin alacak üzerinde tasarruf etme yetkisini kaybedeceği-
Faturaya dayalı olarak yapılan icra takiplerinde, takip dayanağı faturanın fotokopisinin, ödeme emri ile birlikte gönderilmesinin gerekmeyeceği-
Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedilmiş olması halinde, BK.’nun 113/II (şimdi; TBK. mad. 131/2) maddesi uyarınca halin icabından anlaşılan durum gereği, bu alacaktan açıkça feragat edilmediği müddetçe, faiz alacağı hukuki varlığını koruyacağından, alacaklının fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile, zaman aşımı süresinin dolmasına kadar, “ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağı”nı her zaman ayrı takip yaparak talep edebileceği-
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca siyasi partiyi temsil yetkisi genel başkana ait olduğundan, parti adına dava açma, davada husumet yetkisi genel başkana ve ona izafeten parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine ait olduğu; il ve ilçe yönetiminin partiyi temsil yetkisi bulunmadığı-
Borçlunun ‘ödeme emrine dayanak teşkil eden belgenin ödeme emrine eklenmediğinden bahisle ödeme emrinin iptali’ için icra mahkemesine yaptığı başvurunun ‘şikayet’ niteliğinde olduğu–
Bütçe Kanunlarında yer alan –ilama bağlı borçlar hakkındaki- faiz oranlarının –Beledeyie, TC. Ziraat Bankası, SSK, Toplu Konut İdaresi, İSKİ, Vakıflar Genel Müdürlüğü, TEDAŞ gibi- Genel Bütçeye dair olmayan ve Katma Bütçeli İdare konumunda bulunmayan kuruluşlar hakkında uygulanmayacağı–
İcra takibinin vekil aracılığı ile yapılmış olması halinde, takip talebinde (ve ödeme emrinde) alacaklının adresi yazılmamış dahi olsa, dosya içindeki vekaletnamede alacaklının adresi belli olduğundan, bu eksikliğin her zaman tamamlatılabileceği-
Sadece «takip talebi»nde veya hem «takip talebi»nde ve hem de «ödeme (icra) emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası ile tutarının (karşılığının) '- «harca esas değer» olarak- gösterilmemiş olması halinde, icra mahkemesince doğrudan doğruya (kendiliğinden) veya (süresiz) şikayet yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği, İİK. 58/II-3 hükmünün devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili bir hüküm olduğu–
Tenfiz kararlarının kesinleşmeden icraya konulamayacağı–