Takip talebinde -ve "ödeme (icra) emri"nde- faizli alacaklarda, İİK. 58/3 uyarınca "faiz oranı" ve "faizin işlemeye başladığı gün"ün gösterilmesi gerektiği–
Ölü kişi hakkında yapılan takibin zamanaşımını kesmeyeceği–
Yabancı para alacağına dayalı takiplerde alacaklının «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istemiş olması halinde; vâde tarihi bulunan senetlerde «vâde tarihinden tahsil tarihine kadar», vâde tarihi bulunmayan senede dayalı takiplerde ise, «takip tarihinden tahsil tarihine kadar» ilamlı takiplerde ise; «dava tarihinden tahsil tarihine kadar» ‘yabancı para faizi’ (3095 s.K. 4/a), «tahsil (fiili ödeme) tarihindeki kur üzerinden» ödeme yapılmasını istememiş olması -yani; takip tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılmasını istemiş olması halinde- vâde tarihinden takip tarihine kadar «yabancı para faizi», takip tarihinden tahsil tarihine kadar ise «avans (reeskont) faizi» (3095 s.K.) isteyebileceği–
Bütçe Kanunlarında öngörülen faiz oranlarının, genel bütçeye dahil Dairelerde, katma bütçeli idarelerinin ilama bağlı borçları için uygulanabileceği (özel kişilerin borçları hakkında uygulanamayacağı)–
İcra takibinin vekil aracılığı ile yapılmış olması halinde, takip talebinde (ve ödeme emrinde) alacaklının adresi yazılmamış dahi olsa, dosya içindeki vekaletnamede alacaklının adresi belli olduğundan, bu eksikliğin her zaman tamamlatılabileceği-
BK. 84 (şimdi; TBK. mad. 100) gereğince "kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraftan düşülmesi" için, alacaklının "takip talebi"nde bu konuda isteminin bulunmuş olmasına gerek bulunmadığı–
Yapmış olduğu takipten feragat etmiş olan alacaklının hakkın özünden (alacağından) feragat etmiş olmayacağı, daha sonra aynı alacağı için yeniden takipte bulunabileceği–
Alacaklının «takip talebi»nde, «tahsil veya takip tarihindeki kur’un hangisi yüksek ise, fiili ödemenin o kur üzerinden yapılmasını» terditli olarak isteyemeyeceği—
İİK’nun 61/I maddesinin 2. cümlesi gereğince, takibin bir belgeye dayanıyor olması halinde, belgenin onaylı bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya gönderilmesi zorunlu olduğundan bu hususun İİK’nun 16. maddesi kapsamında bir şikayet olarak icra mahkemesince incelenmesi ve incelemenin sonucuna göre borçlunun şikayetini haklı bulan mahkemenin “ödeme emrinin iptaline” karar vermesi gerekeceği–