Çekler için takip alacaklısı tarafından muhatap bankanın bulunduğu yer ile çekin keşide yerinde takip yapılabileceği gibi, İİK'nun 50. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken HMK'nun 6. maddesi uyarınca borçlunun takip tarihindeki yerleşim yerindeki icra dairesinde de icra takibi yapılabileceği-
Davanın, terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nın 605/2 maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi davası olduğu- Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirasın reddedilmiş sayılacağı (TMK m. 605/2)- Mirasçılar TMK'nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebileceği- TMK'nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmayacağı- Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görüleceği, bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesi olduğu- Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, görevli mahkemenin aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesi olduğu(HMK m. 2/1)- Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, HMK’nın yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu-
Davalı 4. kişi yönünden İİK. mad. 280/1 kapsamında değerlendirme yapılarak onun kötüniyetli olduğu sonucuna varılması halinde dava konusu taşınmazın 1/4 hisse ile sınırlı olarak satışının da iptaline; aksi halde yani davalı 4. kişinin kötüniyetli olduğu kabul edilmezse, hakkındaki davanın reddine, davalı üçüncü kişi hakkındaki davanın İİK. mad. 283/2 gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle davacının dava konusu takip dosyalarındaki alacak ve ferileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazı elden çıkardığı tarihteki değeri tutarında (borçludan 1/4 hisse alındığından) tazminatın davalı 3. kişiden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerektiği-
HMK.nun 7. maddesine göre borçlu birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerinde takip yapılacağı ve bu durumda diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacağı ancak, anılan hüküm yalnız borçlulardan birinin yerleşim yerindeki (onun için genel yetkili) icra dairesinde takip yapılması hali için geçerli olduğundan bu durumda takibin diğer borçluları yönünden İstanbul İcra Dairesi genel yetkili olmadığından, HMK.nun 7/1. maddesinin uygulanması mümkün olmayacağı - İİK.nun 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK.nun 447/2. maddesi atfıyla HMK.nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirleneceği ve takip dayanağı akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkili olacağı, diğer yandan çekin keşide edildiği yer ile muhatap bankanın bulunduğu yer de İstanbul olmadığından, muteriz borçlu yönünden İstanbul İcra Dairelerinde takip yapılması mümkün olmadığından mahkemece yetki itirazının kabulü ile icra takip dosyasının tefrikine ve muteriz borçlu yönünden karar kesinleştiğinde ve talep halinde icra takip dosyasının Sakarya İcra Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekeceği - İİK'nun 50. maddesi yollaması ile kıyasen uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'nun 12. maddesinin, 6100 sayılı HMK'da karşılığı olan bir düzenleme bulunmadığı ve bu nedenle, ihtiyati haciz kararının uygulanmasından sonra bu kararı veren mahkemenin bulunduğu yer icra dairesinin, salt o yer mahkemesince ihtiyati haciz kararı verilmesi nedeniyle yetkili hale gelmeyeceği-
Haksız fiil hukuksal nedenine dayalı davalar yönünden 6100 sayılı HMK'nın 7. maddesinde yer alan davalıların birden fazla olması durumunda, dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılacağı şeklindeki düzenlemenin kesin yetki kuralı içermeyeceği, HMK'nun 7. maddesinin gerekçesinde yer alan "......ortak yetkili mahkemenin yetkisi, kesin yetki haline getirilmiş." ibaresinin bağlayıcı olmadığı-
Takibin yapıldığı icra dairesi borçlu şirketin yerleşim yerindeki ve onun için genel yetkili icra dairesi olduğundan, borçlu diğer şirketin yetkiye yönelik itirazı yerinde olmayıp, mahkemece, borçlunun yetki itirazının reddine karar verileceği-
İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu-
Tarafların tacir olduğu, takibe konu bonoda yetkili kılınan icra müdürlüğünde takip başlatılmasında isabetsizlik bulunmadığı-
Davalılar icra takibine konu kredi sözleşmesindeki imzalarını inkar etmiş olup mahkemece çıkartılan isticvap davetiyelerinde kredi sözleşmesinin gönderilmemesi ve bu davalıların söz konusu sözleşmedeki imza konusunda beyanda bulunarak imza örneklerini vermemeleri halinde kredi sözleşmesindeki imzaları kabul edecekleri yönünde usulüne uygun şerh yazılmaması nedeniyle isticvap davetiyelerinin geçersiz olduğu- Sözleşmeye vekalten imza atan kişinin vekaletnamesinin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması gerektiği- İİK'nun 45. maddesi uyarınca rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmezse alacaklının kalan alacağını iflas veya haciz yoluyle takip edebileceği, bu nedenle somut olayda asıl borçlu hakkında ilamsız takip yapılamayacağı
İİK. mad. 282 gereğince davalı borçlu ve borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3.kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu- Zorunlu dava arkadaşı olan davalılardan yalnız birinin ileri sürdüğü yetki itirazının hukuksal sonuç doğurmayacağı-