Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibinde borçlulardan biri için yetkili olan icra dairesi, diğer borçlu için de yetkili olur mu?
Hamilin çek borçlusuna takip ve senedi ibraz zorunluluğu bulunması nedeniyle çeklerde hamilin yerleşim yeri mahkemesinin yetkili olmadığı- İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında yetkili mahkemenin genel hükümlere göre tayin edileceği, bu nedenle somut uyuşmazlıkta davalının yerleşim yerinin muhatap bankanın da bulunduğu yer olması nedeniyle davaya bakmakta yetkili yerin burası olduğu-
6100 sayılı HMK'da, HUMK’un 512. maddesine paralel bir düzenleme bulunmadığı- İstihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılabileceği- HMK. mad. 7/1 gereğince, davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılmasının mümkün olduğu- İstihkak davalarında kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği ve davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği yani hakimin re'sen yetkisizlik kararı veremeyeceği- Hacizle ilgili şikayetlerin, talimat icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesince çözümleneceği, bu husus kesin yetki kuralı olduğundan re'sen uygulanacağı-
Davalı borçlunun, davalı üçüncü kişiyle anlaşarak aralarında başlatılan muvazaalı icra takibinin (tasarrufun) iptali istemiyle açılan davada, davalı borçlu ile zorunlu dava arkadaşı olan üçüncü kişinin yetki itirazını birlikte ileri sürülmesi gerektiği- İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK 6 gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Her iki davalının da cevap dilekçesi sunmadığı olayda, süresinden sonra davalı vekilinin yetki itirazında bulunmasının mümkün olmadığı- Usulüne uygun yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının reddi gerektiği-
Borçlu birden fazla ise, HMK'nun 7/1. maddesinin birinci cümlesine göre, borçlulardan birinin yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılabileceği, bu durumda, diğer borçluların yetki itirazında bulunamayacakları, ancak, anılan hükmün, borçlulardan birinin, onun için genel yetkili yerleşim yeri icra dairesinde takip yapılması ve onun hakkındaki yetkinin kesinleşmiş olması hali için olduğu-
Bozmaya uyulduğu halde bozma gereğinin yerine getirilmediği, yargılama safhalarına uyulmayıp, ön inceleme dahi yapılmadığından, yapılacak iş ön inceleme sonunda taraflarca gösterilip de dosyaya ibraz edilmemiş deliller için taraflara süre verilip, deliller sunulduğu takdirde bozma ilamı gereğince icra müdürlüğünün yetkisini hadise şeklinde inceleyip sonucuna göre icra müdürlüğü yetkili değilse davanın bu nedenle reddine, yetkiliyse bu kez mahkemenin yetkisine yönelik itiraza göre karar verilmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından takip borçluları hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe başlandığı, ödeme emrinin, diğer takip borçlusuna İstanbul adresinde tebliğ edildiği, anılan borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiğine itiraz etmediği, itiraz eden borçlunun ise, diğer takip borçlusu yönünden İstanbul İcra Müdürlüğünün yetkisi kesinleştikten sonra yetki itirazı ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşıldığından, HMK. mad. 7/1 gereğince; itiraz eden borçlu yönünden İstanbul İcra Müdürlüğünde takip yapılmasında isabetsizlik olmadığı-
Trafik kazası sonucu ölüm nedenine dayalı olarak sigorta şirketi aleyhine açılan tazminat davasında, sigorta şirketinin bölge müdürlüğünün bulunduğu yerin yetkili olup olmadığı- Davacıların, davasını aracın zorunlu trafik sigortasını düzenleyen şirkete değil de, zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasını ve kasko sigorta poliçesini düzenleyen şirkete yöneltmesi karşısında, 2918 sayılı Kanun'un davada uygulanamayacağı- 2918 sayılı KTK’nın 110/2. maddesi ile uyumlu olsa dava tarihi dikkate alındığında, dava konusu araç otobüs olduğundan olaya 4925 s. Kanunu’nun ilga edilen 25. maddesinin uygulanması gerektiği; her iki yasanın da ilgili maddelerinde bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmadığından,4925 sayılı Yasanın 25. maddesi ve HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği- "Merkez veya şubenin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemeleri, Kanun (4925 s. Karayolu Taşıma Kanunu) uyarınca yetkili kabul edildiğine göre, acente ve şubeyi denetleyen üst merci olan, genel merkezin emir ve talimatı doğrultusunda çalışan ve yetkisi şubeye göre daha fazla olan bölge müdürlüğünün bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerektiği- Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazının hukuki sonuç doğurmayacağı- Duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemlerinin, usulüne uygun olarak davet edildiği halde duruşmaya gelememiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade edeceği-
İpoteğin paraya çevrilmesinin amacı davacının bir miktar para alacağının tahsili olduğundan davacının ikametgahında yapılan takip bakımından icra müdürlüğünün yetkili olduğu- Davacı alacaklının takibi yaparken davacı borçluyu sırf kendi yerleşim yerindeki icra müdürlüğünden ayırmak için davrandığının söylenemeyeceğinden icra müdürlüğünün İİK 50. maddesi yollamasıyla HMK 7.maddesi gereğince yetkili olduğu-