Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği- Yetki itirazının iki haftalık cevap süresinden sonra yapıldığından mahkemece dikkate alınmaması ve yetki itirazlarının reddi gerektiği-
Derdestliğin bir dava şartı olduğu- Dava şartlarının, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullar olduğu-Mahkemenin, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olduğu- Dava şartlarının olmaması halinde mahkemenin davayı reddetmesi gerektiği- Derdest bir davanın koşullarının, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olması; daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması ve kesin hükümle sonuçlanmamış olması olduğu- Kural olarak icra mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de kendi aralarında kesin hüküm oluşturduğu bu nedenle derdestlik itirazının icra mahkemesinde görülen itiraz ve şikâyetler için de kıyasen uygulanmasının mümkün olduğu- İcra takibinde ödeme ve itiraz sürelerinin başlayabilmesi için ödeme /icra emrinin borçluya tebliğ edilmiş olması gerektiğinden; tebligat borçluya usulsüz tebliğ edilmiş olsa bile, borçlu ödeme emrini öğrenmiş ise öğrendiğini bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği- Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolunda borçluya yapılan ödeme emri tebligatının usulsüz olması hâlinde borçlu usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren 5 gün (sadece usulsüz tebliğ tarihi düzeltilmesi talebi varsa 7 gün) içinde şikâyet yoluna başvurarak ödeme emri tebliğ tarihinin düzeltilmesini istemesi, ayrıca borca ve imzaya itiraz etmesi gerektiği aksi halde takibin kesinleşeceği- Alacaklının talebi üzerine aynı anda borçlunun birden fazla adresine ödeme emri gönderilmiş ise, itiraz ve ödeme süresi önce yapılan tebliğden başlayacağı- Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre alacaklının talebi üzerine yeniden ödeme emri çıkartılması borçluya yeni bir itiraz hakkı tanınacağı; bu durumda borçlunun, ilk çıkan ödeme emri tebliğinden itibaren süresinde itiraz hakkını kullanamaz ise ikinci kez çıkartılan ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresi içinde borca itiraz etme imkânına kavuşacağı- Borçlunun borca itiraz hakkını yeniden elde edebilmesi için alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılmasının yeterli olduğu; ancak borçlunun yeni ödeme emri tebliğinden itibaren süresi içinde icra mahkemesinde borca itiraz hakkını kullanabilmesi ilk çıkan ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz etmemiş olması olduğu aksi hâlde derdestlik itirazının söz konusu olacağı- Aynı ödeme emrinin farklı tarihlerde tebliğ edilmiş olması ödeme emirlerinin birbirinden farklı olduğu anlamına gelmeyeceği- Ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz görülmekte iken aynı ödeme emrinin ikinci kez tebliği üzerine yapılan borca itirazın derdestlik nedeniyle reddinin usul ve yasaya uygun olduğu- İlk davada verilen onama kararının tebliğ ile kesinleştiği, bu kararın kesinleşmesi ile birlikte ilk ödeme emri de kesinleşmiş olduğundan ikinci ödeme emri nedeniyle açılan davanın sürdürülmesinde hukuki yararın kalmadığı-
Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu- İlk itirazların bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağı- Mahkemece davalının yetki itirazı incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, bir karar verilmesi gerektiği-
İcra takibi yapılan ve borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali davası açılan alacağın, Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinden doğduğu anlaşıldığı- Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinde uyuşmazlıkların Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre çözümlenmesinin kararlaştırıldığı- Bu nedenle itirazın iptali davasında , davalının "tahkim ilk itirazı kabul edilerek mahkemenin görevli olmadığından bahisle davanın usulden reddine" karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Öncelikle yetki itirazı hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yetki ilk itirazı hakkında herhangi bir karar verilmeksizin işin esasının incelenip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma davasına konu olayda davacının davadan feragat etmesi hâlinde, davalı tarafından süresinde yapılan yetki ilk itirazının incelenmesinin gerekmediği- "Feragat nedeniyle davanın reddine" ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- "Feragat sebebiyle davanın ancak yetkili mahkemece karara bağlanabileceği"nin kabul edilemeyeceği-
Davalının her ne kadar cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmamış ise de; ön inceleme duruşmasına katıldığı, mahkeme tarafından davalıların temel savunmasının “ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığı, …...” yönünde olduğuna dair tutanak tutulduğu, davacı vekili tarafından “uyuşmazlık noktaları hakkında mahkemece yapılan tespite bir diyeceğimiz yoktur” şeklinde beyanda bulunularak, tutanak altı davacı vekili ile davalı tarafından imzalandığı, hal böyle olunca, davalı tarafın ön inceleme duruşmasında zamanaşımı definde bulunduğunun kabulü ile dava tarihinden geriye doğru beş yıl için ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece tahkim itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de, tahkim şartının yer aldığı Telafi İşlemleri ve Uyuşmazlığın Çözümü Protokolü'nde gerek davacı gerekse davalı taraf sıfatına haiz olmayıp, Protokol dava dışı kişiler arasında akdedildiğinden, mahkemece tahkim itirazının reddi ile işin esasına girilerek bir değerlendirme yapılması gerekirken, tarafları bağlamayacağı açık olan tahkim şartı nazara alınarak, tahkim itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
HMK'nun 17. maddesi uyarınca, yetkinin kamu düzenine ilişkin olmadığı hâllerde ise tarafların yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) ile başka bir mahkemeyi yetkili kılabileceği, bu durumda, yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak (cevap dilekçesinde) ileri sürülebileceği, yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa, seçtiği mahkemeyi bildireceği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı- Yetki şartından kaynaklanan yetki itirazının, (yetkinin kesin olmaması nedeniyle) cevap dilekçesinde ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerekirken, mahkemece, kanun hükümlerinin yanlış yorumlanması suretiyle kendiliğinden yetkisizlik kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Mahkemece yapılacak işin; davalının yetki itirazının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 164. maddesinde gösterilen şekilde incelenmesi için taraflara yetki konusunda delillerini gösterme olanağı tanınıp, gösterildiği takdirde toplanarak gerçekleşecek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi, yetki itirazının reddine karar verilmesi halinde ise taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması ile bir sonuca ulaşmaktan ibaret olduğu-