Geçerli bir tahkim sözleşmesinin konusunu oluşturan uyuşmazlığın çözümü için mahkemede dava açılmışsa, karşı tarafın tahkim ilk itirazında bulunabileceği- Uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümlenmesinin kararlaştırıldığı hallerde aleyhine dava ikame olunan davalı tarafça ileri sürülecek tahkim itirazın ilk itiraz niteliğinde olduğu ve ilk itirazların hepsinin cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorunda olduğu, aksi hâlde dinlenemeyeceği- Somut olaya gelince, her ne kadar taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklı ihtilafın hakem usulüyle çözüleceği kararlaştırılarak tahkim sözleşmesine yer verildiği tartışmasız ise de, davalı tarafça yasal cevap süresi içerisinde ileri sürülmüş tahkim ilk itirazının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece tahkim itirazı reddedilip işin esası incelendikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi yerine, yanlış değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Sebepsiz zenginleşenin, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altında olduğu- Sebepsiz zenginleşmeye dayalı davalarda iki yıllık zaman aşımı süresinin (TBK. 82), hak sahibinin, mal varlığındaki eksilmeye yol açan işlemi ve sebepsiz zenginleşeni tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, ondan önceki noksan bilgiler ve tahminlerin bu sürenin başlangıcına esas olamayacağı- Harici satış sözleşmesine dayalı bedel talebine ilişkin davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesinin ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkün olduğu- 
Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi olup yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği- Yetki itirazının iki haftalık cevap süresinden sonra yapıldığından mahkemece dikkate alınmaması ve yetki itirazlarının reddi gerektiği-
Borçlunun borca itiraz hakkını yeniden elde edebilmesi için alacaklının talebi üzerine borçluya ikinci kez ödeme emri çıkartılması yeterli olup, ilk ödeme emrinin tebliğinin usule uygun olup olmadığının önemi olmadığı- Borçlunun yeni ödeme emri tebliğinden itibaren süresi içinde icra mahkemesinde borca itiraz hakkını kullanabilmesinin ilk çıkan ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz etmemiş olmasına bağlı olduğu, aksi hâlde derdestlik itirazının söz konusu olacağı- Aynı ödeme emrinin farklı tarihlerde tebliğ edilmiş olmasının ödeme emirlerinin birbirinden farklı olduğu anlamına gelmeyeceği- Ödeme emrine karşı icra mahkemesinde borca itiraz görülmekte iken aynı ödeme emrinin ikinci kez tebliği üzerine yapılan borca itirazın derdestlik nedeniyle reddinin usul ve yasaya uygun olduğu- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında ilk davada verilen kararın 09.04.2013 tarihinde onama kararının tebliğ ile kesinleştiği, bu kararın kesinleşmesi ile birlikte ilk ödeme emri de kesinleşmiş olduğundan ikinci ödeme emri nedeniyle açılan davanın sürdürülmesinde hukuki yararın kalmadığı, sonucu itibarıyla doğru olan mahkeme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. O hâlde mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve kurallar göz önüne alındığında borca itirazın yapıldığı ve kararın verildiği tarih itibariyle aynı ödeme emrine karşı aynı sebeple açılmış borca itirazın icra mahkemesinde derdest bulunması nedeniyle dava şartını içermeyen eldeki davanın (itirazın) reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmayıp, direnme kararının açıklanan nedenlerle onanması gerekir.
Kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu- İlk itirazların bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağı- Mahkemece davalının yetki itirazı incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, bir karar verilmesi gerektiği-
İcra takibi yapılan ve borçlunun itirazı üzerine itirazın iptali davası açılan alacağın, Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinden doğduğu anlaşıldığı- Serbest Tüketici Enerji Alım Sözleşmesinde uyuşmazlıkların Milletlerarası Tahkim Kanunu'na göre çözümlenmesinin kararlaştırıldığı- Bu nedenle itirazın iptali davasında , davalının "tahkim ilk itirazı kabul edilerek mahkemenin görevli olmadığından bahisle davanın usulden reddine" karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığı-
Öncelikle yetki itirazı hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yetki ilk itirazı hakkında herhangi bir karar verilmeksizin işin esasının incelenip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Boşanma davasına konu olayda davacının davadan feragat etmesi hâlinde, davalı tarafından süresinde yapılan yetki ilk itirazının incelenmesinin gerekmediği- "Feragat nedeniyle davanın reddine" ilişkin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- "Feragat sebebiyle davanın ancak yetkili mahkemece karara bağlanabileceği"nin kabul edilemeyeceği-
Davalının her ne kadar cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmamış ise de; ön inceleme duruşmasına katıldığı, mahkeme tarafından davalıların temel savunmasının “ecrimisil talebinin zamanaşımına uğradığı, …...” yönünde olduğuna dair tutanak tutulduğu, davacı vekili tarafından “uyuşmazlık noktaları hakkında mahkemece yapılan tespite bir diyeceğimiz yoktur” şeklinde beyanda bulunularak, tutanak altı davacı vekili ile davalı tarafından imzalandığı, hal böyle olunca, davalı tarafın ön inceleme duruşmasında zamanaşımı definde bulunduğunun kabulü ile dava tarihinden geriye doğru beş yıl için ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-
Dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece tahkim itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de, tahkim şartının yer aldığı Telafi İşlemleri ve Uyuşmazlığın Çözümü Protokolü'nde gerek davacı gerekse davalı taraf sıfatına haiz olmayıp, Protokol dava dışı kişiler arasında akdedildiğinden, mahkemece tahkim itirazının reddi ile işin esasına girilerek bir değerlendirme yapılması gerekirken, tarafları bağlamayacağı açık olan tahkim şartı nazara alınarak, tahkim itirazının kabulü ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-