Taraflar arasındaki itirazın iptali davasında davalının yetki itirazının incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak, varsa delilleri toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektği- HMK'nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip HMK. md. 117/3 maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK'nun 163-164 maddelerinde açıklandığı-
Olayların hukuksal açıdan değerlendirilmesi ve nitelendirilmesinin mahkeme hakimin tarafından yapılması gerektiği- Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenememiş olduğundan, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği- Davalının yetki itirazı mahkemece incelenmeden davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, borçlu da davaya dahil edilerek, takip miktarı veya mahcuzun değerinden hangisi az ise, o değer üzerinden nispi harç alınarak ve bu şekilde noksan harç tamamlattırılarak, tarafların yetki itirazının çözümlenmesi, yetkili olunduğu kanaatine varılması halinde çekişmenin istihkak davası prosedürüne göre çözümlenmesi gerektiği-
Davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK. mad. 176 maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği, ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görüldüğünden, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinde ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği-
Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı rapor düzenlemiş olduğu iddiasıyla devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece görevsizlik kararı verilmiş dava dosyasının dairemizin ilk derece yetkisine gönderilmesi gerekirken temyiz dosya formu düzenlenerek temyiz incelemesine gönderildiğinden, davaya ilk derece sıfatıyla bakılmak üzere esasın kapatılmasına, yargılamaya ilk derece sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline geleceği görüldüğünden, mahkemece davalının yetki itirazının HMK. mad. 163, 164 çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Terditli olarak açılan, İİK.mad. 277 vd.na göre "tasarrufun iptali", olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davanın, tasarruf konu mal konusu taşınmaz olsa bile, davalı borçlu veya davalı üçüncü kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği-
Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olanın uyuşmazlığın devletin bünyesindeki yargı organları-mahkemeler tarafından çözülmesi olduğu- Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için yanların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartının sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları gerektiği- Yerleşik Yargıtay içtihatlarında geçerli bir tahkim şartı varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği ve kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı- Tahkim şartının sözleşmenin bir kısmıyla ilgili olmadığı ve bu hallerde mahkemelerin ve icra dairelerinin görevli olduğunu belirten katıtların tahkim iradelerinin mutlak ve kesin olmadığını ortaya koyduğu-
Davalının akdi ilişkiyi inkar etmesi durumunda, davacıya akdi ilişkiyi ispat yönünden imkan verilerek, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı hususu ön sorun gibi incelenmesi ve aralarında ticari ilişki bulunduğunun anlaşılması halinde, davacı - alacaklının ikametgahı mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Husumet konusunun 6100 sayılı HMK'nun 116. maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebileceği, taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay'ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden gözönünde tutulacağı-