Davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davacının işçilik alacaklarını miktar itibarıyla artırmak suretiyle ıslah etmesi üzerine bu ıslah işlemine karşı da davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK. mad. 176 maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği, ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görüldüğünden, yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinde ıslahı suretiyle zamanaşımı def'inin ileri sürülemeyeceği-
Bilirkişinin kasten veya ağır ihmal suretiyle gerçeğe aykırı rapor düzenlemiş olduğu iddiasıyla devlet aleyhine açılan tazminat istemine ilişkin davada; mahkemece görevsizlik kararı verilmiş dava dosyasının dairemizin ilk derece yetkisine gönderilmesi gerekirken temyiz dosya formu düzenlenerek temyiz incelemesine gönderildiğinden, davaya ilk derece sıfatıyla bakılmak üzere esasın kapatılmasına, yargılamaya ilk derece sıfatıyla bakılmasına karar verilmesi gerektiği-
Sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline geleceği görüldüğünden, mahkemece davalının yetki itirazının HMK. mad. 163, 164 çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini sunma imkanı tanınarak bir karar verilmesi gerektiği-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Terditli olarak açılan, İİK.mad. 277 vd.na göre "tasarrufun iptali", olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davanın, tasarruf konu mal konusu taşınmaz olsa bile, davalı borçlu veya davalı üçüncü kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği-
Gerçek ya da tüzel kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklarda asıl olanın uyuşmazlığın devletin bünyesindeki yargı organları-mahkemeler tarafından çözülmesi olduğu- Tahkim şartı veya anlaşmasının geçerli olabilmesi için yanların tahkim iradesini açıkladıkları tahkim şartının sözleşmede tartışma ve karışıklığa neden olmayacak biçimde açık ve kesin olarak belirtmiş olmaları gerektiği- Yerleşik Yargıtay içtihatlarında geçerli bir tahkim şartı varlığı veya tahkim anlaşmasının geçerli sayılabilmesi için uyuşmazlığın kesin olarak hakemde çözüleceğinin kararlaştırmış olması gerektiği ve kesin iradeyi ortadan kaldıran ya da zayıflatan kayıtların tahkim sözleşmesi veya şartını geçersiz-hükümsüz kılacağı- Tahkim şartının sözleşmenin bir kısmıyla ilgili olmadığı ve bu hallerde mahkemelerin ve icra dairelerinin görevli olduğunu belirten katıtların tahkim iradelerinin mutlak ve kesin olmadığını ortaya koyduğu-
Davalının akdi ilişkiyi inkar etmesi durumunda, davacıya akdi ilişkiyi ispat yönünden imkan verilerek, taraflar arasında ticari ilişki olup olmadığı hususu ön sorun gibi incelenmesi ve aralarında ticari ilişki bulunduğunun anlaşılması halinde, davacı - alacaklının ikametgahı mahkemelerinin de yetkili olduğu gözetilerek yetki itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Husumet konusunun 6100 sayılı HMK'nun 116. maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebileceği, taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay'ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden gözönünde tutulacağı-
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adres olarak kabul edileceğine ve tebligatın burada yapılacağına imkan veren Tebligat Kanununun 10. maddesine 6099 s. Yasayla ilave edilen hükmün; bu adresin aynı davada (boşanma davasında) "hasım" olan diğer tarafın adresi olmaması halinde uygulanabilineceği- Dava dilekçesinde "müşterek konuta dönmediği" açıkça ifade edilen davalıya, aynı zamanda davacının da yerleşim yeri adresi olan adreste Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılan tebligatın geçersiz olduğu- Kesin olmayan yetki itirazının bir ilk itiraz olduğu ve ilk itirazların bir ön sorun gibi incelenmesi ve karara bağlanması gerektiği-
Davalı UEDAŞ'ın Özelleştirme Yüksek Kurulunun 02.04.2004 tarih ve 2004/22 sayılı kararı ile kurulup, 01.03.2005 tarihinde ticaret sicil memurluğunca tescil edildiği, kural olarak her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilir ise de; haksız fiil nedeniyle verilen zarar olay gününde meydana geldiğinden, hukuki sorunun da olay günündeki koşullara göre çözümlenmesinin zorunlu olduğu, davalılar TEDAŞ ile UEDAŞ arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir sözleşmesinin imzalandığı anlaşıldığından mahkemece, davaya konu orman yangının meydana geldiği tarih ve davalı UEDAŞ'ın kuruluş ve tüzel kişi olduğu tarih üzerinde durulmadan, ayrıca davalılar arasında imzalanan 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir sözleşmesinin aslı veya onaylı bir suretinin dosya içerisine alınarak,davalı UEDAŞ'ın dava konusu olay nedeniyle husumet ehliyeti hakkında bir araştırma yapılmadan, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan hükmün bozulması gerektiği-