Tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesine imkân tanıyan TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan üç halden biri olan “…ölmüş…” ibaresi, “Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 T. 58/52 s. kararıyla iptal edilmişse de; Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.03.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğunun kabul edildiği- Tapu kaydında tescil tarihi Kadastro Mahkemesi'nin karar tarihi olan 09.09.1991 yazılı ise de, hatalı olarak yazılan bu tarih itibarı ile dahi davacı lehine 20 yıllık kazanma süresi tamamlanmamış kazanma koşulları gerçekleşmemiş olduğu-
Dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı, kadastro sırasında taşınmaza revizyon gören tapu kaydı ve bu kaydın geldisi olan tapu kaydındaki bilgilere göre; iptali istenen 1/2 pay maliki tanınan ve bilinen kişi olduğundan, TMK. mad. 713/2'de yazılı ''maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan'' sebebine dayalı kazanma koşullarının gerçekleştiğini kabulünün mümkün olmadığı- Davacıların, aynı zamanda TMK'nun 713/2. maddesinde yazılı ''ölüm'' hukuki sebebine de dayandıkları anlaşıldığından, tapu kayıt malikinin ölümü belli ve mirasçıları mevcutsa, mirasçıları hasım gösterilerek davanın görülmesi, mirasçılarının mevcut olmadığı ve mirasının TMK'nun 501. maddesine göre Devlete kalması halinde Hazine hasım gösterilerek davaya devam edilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescile konu edilen paylar paylı mülkiyet hükümlerine tabi olup, davacı tarafın hangi pay için hangi hukuki sebebe dayandığı açıklattırılıp buna göre taraf teşkilinin sağlanması, TMK'nun 713/2. maddesindeki maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan sebebine dayanılması halinde kadastro sırasında revizyon gören dayanak tapu kayıtlarının ilk tesisinden itibaren getirtilerek davacıların bildirdiği diğer delillerin toplanıp, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi; aynı maddedeki ölüm sebebine dayanılması halinde ise, taraf teşkili sağlandıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararına ilişkin Yargıtayın "17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, yani malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edildiği"ne yönelik istikrar kazanan uygulaması da gözetilerek davacıların delillerinin toplanması ve gerçekleşecek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
El atmanın önlenmesi istemine ilişkin olarak harcı yatırılmak suretiyle yöntemince açılan bir dava bulunmadığından bu yönden bir talebin kabul edilemeyeceği- Yeni çıkmış kanun gereğince ilin mülki sınırları belediye sınırları kabul edildiğinden ve taşınmazın bulunduğu tüzel kişilik kaldırılarak belediyenin mahallesi haline dönüştüğünden yasal hasımla birlikte onların da davaya dahil edilmesi gerektiği-
Davacı taraf, elatmanın önlenmesi istemine ilişkin olarak harç yatırmak suretiyle yöntemince bir dava açmadığından talebin kabul edilemeyeceği- Tescil davası sadece karşı açılmış olup, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren kanun gereğince Erzurum İlinin mülki sınırları Büyükşehir Belediye sınırları kabul edildiğinden ve taşınmazın bulunduğu tüzel kişilik kaldırılarak ilgili belediyenin mahallesi haline dönüştüğünden artık bu dava yönünden yasal hasım ile birlikte davaya belediyenin de dahil edilmesi gerektiği-
Tapu sicilinden malikin kim olduğunun anlaşılamaması halinin (TMK. mad. 713/2); taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak, kimliğini ortaya koyacak gerekli bilgi ve belgelerin tapu sicilinden (kütüğünden) çıkarılmasının imkansız olması anlamında geldiği; tapu kütüğünden kim olduğu anlaşılamayan malikin, tanınmayan, hatırlanmayan, adresi tespit edilemeyen, kendilerine tebligat yapılamayan, mirasçıları belirlenemeyen, uzun yıllar önce ölmüş ya da taşınmış bir şahıs olmadığı- Tapu kaydı, tedavül kayıtları ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikleri tanınan, bilinen ve yaşamış kişiler olup, TMK. 713/2 koşullarının gerçekleştiğini kabul edilmeyeceği ve bu durumda mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacılar paftada yol olarak görülen bir bölüm yerin 103 ada 15 parsel malikleri adına tescili istemiyle dava açtığına göre davacılara diğer maliklerin davaya katılımlarını sağlamaları veya muvafakatlerini almaları ya da miras şirketi söz konusu ise terekeye temsilci tayin ettirmeleri için süre verilmesi, verilen süre içinde gerekli işlemlerin yapılmaması halinde davanın bu nedenle usulden reddi gerekeceği-
Davacı taraf açıkça TMK'nun 713/2. maddesinde yer alan; '' … maliki 20 yıl önce ölmüş …'' hukuki sebebine dayanmış olup, aynı fıkradaki '' ... maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan ...'' hukuki sebebine dayalı bir istekte bulunmadığı halde mahkemece davanın bu sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelenip delillerin bu şekilde değerlendirilmesinin usul ve Yasa'ya aykırı olduğu(HMK. mad. 26)- Davacı tarafın dayandığı hukuki sebebe göre, taraf delilleri toplanarak toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Pay maliklerinin ölüm tarihlerinden itibaren, 18.09.2013 olan dava tarihine kadar, davacılar lehine "20 yıllık zilyetlik ve kazanma süresi" dolmadığından, bu kişiler adına kayıtlı paylar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İntikal tarihine kadar kanunda öngörülen 20 yıllık zilyetlik süresi dolmuş olan paylar yönünden, taraflar akraba olup kök miras bırakanları ortak ise de; dava konusu taşınmaz kök miras bırakandan kalmadığı gibi davacılar paylı mülkiyet sahiplerinin de mirasçıları olmadığından, mirasçılar arasında kazandırıcı zamanaşımının işlemeyeceği ilkesinin somut olayda uygulanması söz konusu olmadığı, bu paylara ilişkin davanın bu gerekçeyle reddi gerektiği- Mahkemece, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıkların HMK. mad. 259 ve 290/2 gereğince dinlenmelerinin sağlanması, davacıların zilyetliğinin hangi tarihte başladığının ve ne şekilde devam ettiğinin, kesintiye uğrayıp uğramadığının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde davacıların zilyetlik süresinin belirlenmesi, taşınmazın davacılardan önce ne şekilde ve kimler tarafından kullanıldığının tespit edilmesi, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde HMK. mad. 261 gereğince aykırılığın giderilmesi, bu şekilde kanunda öngörülen ve yukarıda gerçekleştiği açıklanan 20 yıllık zilyetlik süresinin bütünüyle davacılara mal edilip edilmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
26.05.1954 T. 7/17 s. İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, elbirliği mülkiyetinde, mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işleyemeceğinden olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ile hak iktisap etmenin mümkün olmadığı- Taksim olmadığı takdirde bir mirasçının zilyetliğinin diğer mirasçılar adına sürdürülmüş sayılacağı- Dava konusu taşınmazları haricen satın alan 1975 yılında kayıt malikinin mirasçısı haline gelmiş, satış tarihi olan 1964 yılı ile satın alanın mirasçı haline geldiği 1975 yılına kadar 20 yıllık kazandırıcı sürenin dolmamış olduğu, davacıların ve 1996 yılında ölen yakın miras bırakanlarının zilyetliklerinin mirasçılık sıfatlarından bağımsız olarak salt harici satışa dayalı olduğu hususunun da ispatlanamamış olduğu, bu nedenle sürdürülen zilyetliğin mirasçılık sıfatına dayalı olduğunun ve mülkiyeti kazandıramayacağının kabulü gerektiği-