Öncesinde ekilemez arazi vasfı ile tespit harici bırakılıp sonrasında davalı Hazine adına tescil edilen ve imar uygulaması ile şuyulandırılan dava konusu taşınmazın bir bölümünün imar ve ihya faaliyeti sonucu tarım arazisi hâline getirilip getirilmediği ve davacıların kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile taşınmazı edinip edinemeyecekleri- İhyada bir kimsenin tabii durumunda tarım arazisi olarak kullanılması mümkün olmayan bir yeri zor ve zahmetli bir emek sarfı ile tarıma elverişli hâle getirmesi gerektiği, bir yerin taşlarının temizlenmiş olması veya o yere inşaat yapılması imar ve ihyanın kabulü için yeterli olmadığı- Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunup kamu hizmetine tahsis edilmeyen taşlık, sazlık, bataklık ve orman sayılmayan fundalık, delicelik gibi yerlerin masraf ve emek sarfı ile bağ, bahçe, meyvelik veya tarla hâline getirilmek suretiyle ihya edilmiş olacağı- "Davacıların imar ve ihya olgusunu ispat ettikleri, bu durumda dava konusu taşınmazın mahkemece kabul edilen kısmı yönünden kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile kazanımın gerçekleştiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davacının dava konusu taşınmazı 1992 yılında dava dışı kişiden satın alması, bu tarihten itibaren emlak vergilerini ödemesi ve ayrıca tanık beyanları gözetildiğinde, davacının 6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi gereğince taşınmazın fiilî kullanıcısı olduğunu ispat edip edemediği- Mahkemece mahallinde yapılan keşif esnasında dinlenen tanıklar, davacının dava konusu yeri 1990’lı yıllarda V.’den satın aldığını, davacının dava konusu yeri nizasız kullandığını, taşınmazın vergilerini ödediğini, yılda bir defa taşınmazı görmeye geldiğini ifade etmiş olup davacının taşınmazı V. den 01.06.1992 tarihinde satın aldığına ilişkin bir satış senedi bulunmakta ve taşınmazın bu tarihten itibaren vergilerinin ödendiğine dair muhtelif tarih ve sıra numaralı emlak vergisi tahakkuk fişleri ile tahsilat makbuzlarının yer aldığı- Kullanım kadastrosu sırasında tapunun beyanlar hanesinde gösterilecek kişinin ekonomik amaca uygun zilyetliği değil fiilî kullanım durumunun arandığı- Dosya kapsamında toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazda teknik bilirkişi rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 480 m2 yerin tespit tarihi öncesinden itibaren davacının fiilî kullanımında olduğunun kabulü gerektiği-
6831 sayılı Kanun’un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartılan ve Hazine adına tescil edilen dava konusu aşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 4 üncü maddesi gereğince yapılan kullanım kadastrosuna itiraz niteliğindeki asıl davada, dava konusu taşınmazların kullanım kadastrosunun yapıldığı tarih itibarıyla fiili kullanıcılarının tespiti bakımından mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre bozma kararında belirtilen araştırma ve incelemelerin yapılmasının gerekip gerekmediği- Taşınmazlar başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç mahalli bilirkişi, taraf tanıklarının tamamı, tarafların dayandığı satış senetlerindeki satıcı olarak adı geçen kişiler ile fen bilirkişisi eşliğinde yeniden keşif yapılması, mahalli bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazların kadastro tespit günü itibarıyla fiilen kim veya kimler tarafından, ne zamandan beri, ne şekilde ve ne sıfatla kullanıldığı, kimden kime ne şekilde kaldığı, satışa konu olup olmadığı, kim tarafından kime satıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı bilgileri alınmalı, hangi taşınmazın kime ve ne zaman satıldığı hususunda satıcı olarak adı geçen kişilerin de beyanlarına başvurulması, beyanlar arasında aykırılık bulunması hâlinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılması, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli bilimsel verilere dayalı rapor alınmalı, daha sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek taşınmazların tespitin yapıldığı tarih itibarıyla fiili kullanıcısı kesin olarak belirlenmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taşınmaz, 3.derecede arkeolojik sit alanında kaldığından tapu kaydına bu hususun şerh verilmesi gerektiği-
TMK'nun 705'inci maddesi gereğince, taşınmazın mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı- Ancak" miras", "mahkeme kararı", "cebri icra" ve "kamulaştırma" halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde mülkiyetin, tescilden önce kazanılacağı-
Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumlarına göre yargılama giderlerine hükmettiği-
Bilinmeme sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davalarında, tapu kaydı ve tapulama tutanağındaki açıklamalara göre kayıt malikinin kim olduğuna yarar bilgilerin tapu kütüğünde mevcut olduğu durumlarda bilinmeme sebebinin gerçekleşmemiş olduğu-
Bir taşınmazı çapa bağlı olarak kayden satın alan kişinin hakkının kayden satın aldığı taşınmazın çapıyla sınırlı olduğu-
Taşınmazı davacının yaklaşık 60 yıldır nizasız fasılasız malik sıfatı ile zilyet olarak uhdesinde bulundurup ekip biçtiği, ev yapıp içerisinde yaşadığını ileri sürerek taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi talep edilen davada çekişmeli taşınmaz üzerinde, davacı yararına zilyetlikle kazanım koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmadığı-
Yörede yapılan kadastro sırasında taşlık vasfıyla tespit harici bırakıldıktan sonra Mera Komisyonunca tahsisen mera olarak özel siciline kaydedilen taşınmazın davacı adına tescili isteği- 6360 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ... Büyükşehir Belediye Başkanlığının ilgili kamu tüzel kişisi olarak davada taraf olması gerektiği-