Mahkemece, bozma ilâmına uyulmuş ve bozma ilâmına uyan mahkemece bozma doğrultusunda faturaların tebliğ tarihleri araştırılmış, davacı tarafça faturaların tebliğinin ispatlanamadığı ve bu hususun davalı tarafça kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bozma ilamında belirtilen davacı tarafın 6 günlük hizmet bedelini her halükarda hak ettiği hususu hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadığı- Mahkemece bozma kararına uyulmakla artık davacı yararına usuli müktesep hak doğmuş bulunduğu; bu itibarla, uyulan bozma kararının gereğinin yerine getirilmesi, davalının 20.12.2010 tarihli cevabi yazısı dikkate alınarak, davacıya verilmesi gereken 6 günlük hizmet bedelinin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığı; bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise kıdem tazminatının yarısından son yüklenici olan davalının sorumlu tutularak hesaplama yapıldığı anlaşıldığından; bu durumda mahkemece yanılgılı gerekçe davalının ödenen kıdem tazminatının yarısından sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Somut olayda davacı hastane üniversite tarafından işletilen sağlık kurumu olması nedeniyle 2012 yılı SGK Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesinin dava konusu olayda uygulama imkanı bulunmadığı- Hal bölye olunca taraflar arasındaki uyuşmazlığa ... sayılı Fatura Bedellerinin Ödenmesi konulu genelge hükümlerinin uygulanacağı; buna göre taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri ve kurumca belirlenecek diğer usul ve esaslara göre ödeme yapılacağı, taraflar arasındaki protokol ve genelgede faize ilişkin bir hüküm bulunmadığı da nazara alınarak davalı tarafından yapılan faiz kesintisinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığı; bu gerekçelere istinaden davalı kurum tarafından yapılan faiz kesintisinden davalı kurum tarafından yapılan faiz kesintisinin iadesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı işçinin 10.03.1982-31.10.1985 tarihleri arasında aralıksız olarak davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkin dava- Dinlenen davacı tanığının, bordro tanığı olmakla birlikte tespiti istenen çalışma dönemlerinin tamamına ait dönem bordrolarında isminin bulunmadığı, ayrıca bildirilen çalışmalarının aralıksız olmadığı dikkate alındığında, sadece bu tanığın beyanı yeterli olmadığından, uyuşmazlık konusu dönemleri kapsayan bordrolarda kayıtlı tanıkların adreslerinin tespiti ile bilgilerine başvurulması; bordro tanıkları bulunamadığı ya da beyanları yeterli görülmediği takdirde komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri SGK, maliye, zabıta, meslek odası ve muhtarlık marifetiyle belirlenerek beyanlarının alınmasının gerektiği-
Sözleşme süresince itirazı kayıt ileri sürmeden asıl alacağa ilişkin ödemelerin kabul edilmesi halinde, sözleşme ilişkisi sona erdiğinde, (asıl alacağın fer'i olan) faiz alacağının da sona erdiğinin kabulü gerektiği-
İş kazasında yaralanan işçinin açtığı tazminat davasında, bekletici mesele yapılan maluliyet oranının tespitine dair dosyanın kesinleştiği tarihte davacının zararının kesin şekilde belli olduğu kabul edilerek zamanaşımının meslekte kazanma gücü kaybı oranının kesin şekilde belirlenmesinden sonra hesaplanması gerektiği- "Tazminata konu zararın varlığının öğrenilmesi yeterli olduğundan, zamanaşımı başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ve davacının ıslah dilekçesiyle talep ettiği maddi tazminatların zamanaşımına uğradığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
11. HD. 17.06.2020 T. E: 2019/4744, K: 2968-
Konaklama ve Hizmet Sözleşmesinde öngörülen toplam hizmet bedelinin davalı yurda ödenmesi ve davacının henüz sözleşme süresi sona ermeden yurttan ilişiğini keserek ayrılması halinde yurttan ayrıldığı tarihten sonraki aylara ilişkin hizmet bedelinin iadesinin gerekip gerekmediğinin taraflar arasındaki konaklama sözleşmesine bakılarak belirlenmesi gerektiği- Taraflar arasında imzalanan Konaklama ve Hizmet Sözleşmesinde, öğrencinin yurttan ayrılması durumunda izlenecek yol belirtilmemişse, öğrencinin yurttan ilişiğini kestiği tarihten sonraki aylara(yurt hizmetinin alınmadığı aylara) ilişkin hizmet bedelinin iadesi gerektiği-
Davalı taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak kurumu gözönünde bulundurulmaksızın, bozma sonrası ilk karardakinden daha fazla maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi, usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun da bulunmadığı- Davacının ilk bozma kararından önce hükme esas alınan rapordaki maluliyet oranı %19,2 olmasına karşın, davalı vekilinin temyizi üzerine, bozma kararından sonra hükme esas alınan rapordaki maluliyet oranının %16,2 olduğu hususu gözönüne alındığında, davacı açısından değerlendirilmesi gereken değişen-gelişen durumun da olmadığı- Bozma kararından sonra maluliyet oranı değiştiği gibi karar tarihine yakın tazminata esas ücretin asgari ücrete oranının da değiştiği, ek dava olduğu için usuli kazanılmış hakkın bulunmadığı, zararın öğrenilmesine esas kusur ve maluliyet oranının 2008 yılı ve bozma sonrası belirlendiğine ve bu tarihlere göre on yıllık zamanaşımı dolmadığından direnme kararının uygun olduğu-
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşeceği için, bozma kararına uymuş olan mahkemenin kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği-Somut olayda, yerel mahkeme kararı yalnızca davalı tarafça temyiz edilmiş olup bozmadan sonra yerel mahkemece, ilk karardaki miktarı aşacak şekilde davacı taraf lehine tazminata hükmedilemeyeceği-