Somut olayda mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise işçiye ödenen ihbar tazminatından davalıların ve dava dışı taşeronların dönemine isabet eden tutarlar da sorumlu tutularak hesaplama yapıldığı, işçiye ödenen yıllık izin ücretinden son yüklenici olmayan dava dışı yüklenicilerin sorumlu tutulduğu, kıdem tazminatının ise her yüklenicinin kendi dönemindeki hizmet ve son giydirilmiş ücretle hesaplandığı ve hizmet süresi bir senenin altında kalan yüklenicilere yönelik kıdem tazminatı hesabı yapılmadığı anlaşılmakta olup-
İşçinin hizmet akdini yüklenici ile imzalamasına rağmen, iş yerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenici birlikte gerçekleştirmek zorunda olduğu- İş verinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı; ayrıca İş Mahkemesince işveren ve yüklenicinin müteselsilen sorumlu tutuldukları- Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de bulunmadığından, bu durumda işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerekeceği-
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevli oldukları; açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davaların, genel mahkemelerin görevine girdiği- Buna karşın özel mahkemelerin, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevli oldukları- Şirket aleyhine açılan işçilik alacaklarının tahsili davasının sonuçlandırılmadığı, davalı borçlu "davacının ortağı olduğu bu şirkette sigortasız işçi olduğunu" savunmuş ve mahkemece de bu iddiaya dayanılarak hüküm tesis edilmiş ise de, davalının ceza yargılamasında şikayetçi olarak verdiği ifadelerinin devamında "perakende satmak için şirketten çay aldığı sırada bedelini ödeyememesi nedeniyle boş teminat senedi verdiği" şeklinde açıklama getirdiği dikkate alındığında, senedin işçi-işveren ilişkisi çerçevesinde verildiğinin ve bu sebeple iş mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilemeyeceği-
İşçinin hizmet akdini yüklenici ile imzalamasına rağmen, iş yerinin işverene ait olması nedeniyle işçinin işe iadesinin işveren ve yüklenicinin birlikte gerçekleştirmek zorunda oldukları- İş verinin kabulü olmadan yüklenicinin işçiyi iade etmesinin mümkün olmadığı; ayrıca İş Mahkemesince işveren ve yüklenicinin müteselsilen sorumlu tutulduğu- Taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinde bu hususu düzenleyen bir hüküm de bulunmadığı- Bu durumda işçinin işe iade edilmemesi nedeniyle işçiye ödenen bedelden tarafların yarı yarıya sorumlu tutulmaları gerektiği-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığı- Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği-
Mahkemece, bozma ilâmına uyulmuş ve bozma ilâmına uyan mahkemece bozma doğrultusunda faturaların tebliğ tarihleri araştırılmış, davacı tarafça faturaların tebliğinin ispatlanamadığı ve bu hususun davalı tarafça kabul edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bozma ilamında belirtilen davacı tarafın 6 günlük hizmet bedelini her halükarda hak ettiği hususu hakkında hiçbir değerlendirme yapılmadığı- Mahkemece bozma kararına uyulmakla artık davacı yararına usuli müktesep hak doğmuş bulunduğu; bu itibarla, uyulan bozma kararının gereğinin yerine getirilmesi, davalının 20.12.2010 tarihli cevabi yazısı dikkate alınarak, davacıya verilmesi gereken 6 günlük hizmet bedelinin tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığı; bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması gerektiği- Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceğinin ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise kıdem tazminatının yarısından son yüklenici olan davalının sorumlu tutularak hesaplama yapıldığı anlaşıldığından; bu durumda mahkemece yanılgılı gerekçe davalının ödenen kıdem tazminatının yarısından sorumlu tutulmasının doğru olmadığı-
Somut olayda davacı hastane üniversite tarafından işletilen sağlık kurumu olması nedeniyle 2012 yılı SGK Özel Sağlık Hizmeti Sunucularından Sağlık Hizmeti Alım Sözleşmesinin dava konusu olayda uygulama imkanı bulunmadığı- Hal bölye olunca taraflar arasındaki uyuşmazlığa ... sayılı Fatura Bedellerinin Ödenmesi konulu genelge hükümlerinin uygulanacağı; buna göre taraflar arasında imzalanan protokol hükümleri ve kurumca belirlenecek diğer usul ve esaslara göre ödeme yapılacağı, taraflar arasındaki protokol ve genelgede faize ilişkin bir hüküm bulunmadığı da nazara alınarak davalı tarafından yapılan faiz kesintisinin yerinde olmadığı sonucuna varıldığı; bu gerekçelere istinaden davalı kurum tarafından yapılan faiz kesintisinden davalı kurum tarafından yapılan faiz kesintisinin iadesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacı işçinin 10.03.1982-31.10.1985 tarihleri arasında aralıksız olarak davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkin dava- Dinlenen davacı tanığının, bordro tanığı olmakla birlikte tespiti istenen çalışma dönemlerinin tamamına ait dönem bordrolarında isminin bulunmadığı, ayrıca bildirilen çalışmalarının aralıksız olmadığı dikkate alındığında, sadece bu tanığın beyanı yeterli olmadığından, uyuşmazlık konusu dönemleri kapsayan bordrolarda kayıtlı tanıkların adreslerinin tespiti ile bilgilerine başvurulması; bordro tanıkları bulunamadığı ya da beyanları yeterli görülmediği takdirde komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri SGK, maliye, zabıta, meslek odası ve muhtarlık marifetiyle belirlenerek beyanlarının alınmasının gerektiği-
Sözleşme süresince itirazı kayıt ileri sürmeden asıl alacağa ilişkin ödemelerin kabul edilmesi halinde, sözleşme ilişkisi sona erdiğinde, (asıl alacağın fer'i olan) faiz alacağının da sona erdiğinin kabulü gerektiği-