Sözleşme konusu işte asıl amacın davacının anlık değişkenliklere uygun olarak yüz doksan bir gün boyunca etkinliği kesintisiz biçimde sürdürmesi olduğu, sözleşme ve birinci mutabakat ile ikinci mutabakatta etkinliğe gelecek kişi ve katılımcıların sayısının kesin ve tam olarak belirlenmediği, uyuşmazlığın dayanağı ikinci ek mutabakatta belirlenen malzeme miktarlarının asgarî rakamlar olduğu ve ziyaretçi yoğunluğuna bağlı olarak arttırılacağının düzenlendiği- Sözleşme konusu hizmetle ilgili düzenlenen dava konusu hakedişler de dâhil tüm hakedişlerde davalının onay süreci ve ödeme prosedürü aynı olduğu gibi, hakediş miktarları arasındaki farklılığın da organizasyona ziyaretçi olarak katılan kişi sayısındaki artıştan kaynaklandığı- Davalının dava konusu hakedişlerin içeriklerinin yerine getirilmediğine, gerekli malzemelerin kullanılmadığına ve hizmetin verilmediğine yönelik herhangi bir itirazı bulunmadığı- Davalı tarafça, onayı alınmadan yapılan malzeme artışlarından dolayı ödeme yapılmayacağı savunulsa da, katılımcı sayısına bağlı olarak gerçekleşen artışlarla ilgili onayı alınmayan davalı ajans yetkilileri, sarf malzemesi tutanaklarının büyük çoğunluğunu hiçbir itiraz ileri sürmeksizin imzalayıp kabul ettiği, davalı tarafından sarf malzemesi tutanaklarının cüz’î bir kısmı “ortalama asgarî tutarı geçmeme şerhi ile” ve “asgarî tutarı geçmemek şerhi ile” yazılarak imzalandığı ve davalının bu tutanaklarda belirtilen miktarların doğru olmadığına dair itirazı veya şerhi de bulunmadığı davalı ajans görevlilerince imzalanan bu tutanaklara rağmen, sarf malzemesi artışlarına günlük kullanımlarda itiraz edilmediği ve davacı yüklenici uyarılarak bu artışlara karşı çıkılmadığı, artışların ziyaretçi sayılarına bağlı olarak ve ajansın bilgisi dâhilinde gerçekleştiği uyuşmazlıkta, sözleşme ve ek mutabakatların kapsamı itibariyle de artışların yapılmasının mümkün olduğu-
Davalı işveren şirketin olay günü şoförlerin izinli ve raporlu olmaları nedeniyle asıl işi şoförlük olmayan işçilere araç kullanma görevini vermesi ve aracın görevlendirilmiş şoför haricinde kullanılmaması konusunda işçilere kurallar koyarak bu kurallara uyulması konusunda gerekli eğitim ve denetim görevini yerine getirmemesi nedeniyle kusuru bulunduğu, meydana gelen iş kazası olayı ile zarar arasındaki illiyet bağının sigortalının ağır kusuru nedeniyle kesilmediği-
3. HD. 29.12.2021 T. E: 6647, K: 13823
Yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde, "genel müdür" olarak yaptığı işin niteliği ve SGK nezdinde kayıtlı olduğu “yönetici" statüsü nazara alındığında; davacının davalı şirkette, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan "işveren vekili" niteliğini haiz bir iş/hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığının kabulü gerektiği- Anılan dönemde davacının, iş/hizmet sözleşmesindeki "bağımlılık" unsurunu ortadan kaldırır düzeyde bir görev aldığının söylenemeyeceği- Davacının uyuşmazlık konusu dönemde, "işveren vekilliği" (İş K. m. 2/5) sıfatı için gerekli tüm unsurları bünyesinde barındıran bir çalışma içerisinde olduğu, işveren davalı şirket karşısında çalışan konumunda (İş K. m. 2/6) olduğu, şirkette sahip olduğu pay oranı ile davalı şirketin yönetim kurulunu tayini için alınacak genel kurul kararlarına etkisinin davalı şirketle olan iş/hizmet ilişkisindeki bağımlılık unsurunu ortadan kaldırabilecek düzeyde olmadığı gözetildiğinde, genel müdür davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü alacak talepleri bakımından iş mahkemelerinin görevli olduğu-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı S.T. İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. ile 08.04.2011 tarihinde imzaladığı belirli süreli hazır yemek hizmeti sözleşmesi gereğince Kütahya AVM inşaatının yapımını üstlenen davalı yüklenici S.T. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ve davalı taşeron A. Temel Y.’ın inşaatta çalışan işçileri için yemek yapım ve dağıtım işini üstlenen davacının, davalı şirketin itiraz ederek kabul etmediği faturalardaki yemek hizmetini verip vermediğini ispatlayıp ispatlayamadığı ve davalı yüklenici S.T. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin davacının talep ettiği alacağın tamamından diğer davalı ile birlikte sorumlu olup olmadığı-
Harca tabi olmasına rağmen hesap edilip ilgilisinden alınmadan temyiz defterine kaydedilen temyiz dilekçeleri hakkında da HUMK'nın 434/3. maddesinde öngörülen eksik harç ödenmesi ile ilgli işlemin kıyasen uygulanması ve bu durumda temyiz isteminin, temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılması gerektiği- Hizmet alımı sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu olmadığı- İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması gerektiği- Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmadığından, alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulması, davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği- 
Tüm işçilerden işçilik alacakları yönünden ibra belgesi sunulmamış ise de; dava dışı işçilerin iş akitlerinin kıdem tazminatı gerektirecek şekilde sonra ereceği belirli olmadığı gibi, bu şekilde sona erecek olsa bile belirli olmayan bir tarihe kadar bakiye hak ediş alacağının bloke edilmesi ve teminat mektubunun davacı uhdesinde kalmasının sözleşme hukukuna uygun düşmeyeceği- Teminat mektubunun banka ile ilgili sonuçları nazara alındığında, teminat mektubunun iade edilmemesi davacı şirketin telafisi zor ekonomik zararlarına sebep olabileceği- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, "9 işçinin işçilik alacakları yönünde şikayette bulundukları" belirtilmiş ise de bu işçilerin gerçekten kıdem tazminatı alacaklarının bulunup bulunmadığı ve ayrıca SGK sistemine 25 işçi yönünden girilen kodun, sözleşmenin süresinin bitimine bağlı yapılan rutin bir bürokratik işlem olup olmadığı, bu işçilerin aynı işyerinde çalışmaya devam edip etmediği, sonuç olarak, ibraname ibraz edilmesi gereken tarih itibariyle tüm bu işçilerin kıdem tazminatı alacağına hak kazanıp kazanmadığı araştırılmadığından, ek rapor alınarak, son hak ediş bedelinden bakiye kalan tutarı bloke edilmesinde ve teminat mektuplarının iade edilmemesinde, davalı tarafın haklı olup olmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan tazminat bedelinin tahsili istemi- 4735 s. Kamu İhale Sözleşmesi Kanunu mad. 24, sözleşme kapsamında yaptırılabilecek ilave işler, iş eksikliği ve işin tasfiyesine ilişkin olup, son fıkrasının ise götürü bedel işlerde, işin %80’inden daha düşük bedelle tamamlanacağının anlaşıldığı durumlarda uygulanmasının mümkün olduğu- İhalenin feshine kadarki bedeli alan davacının talep edebileceği başka bir hakkı bulunmadığı-
Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşeceği ve sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacağı- İhbar tazminatından son işverenin sorumlu olduğu- İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemelerin de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebileceği- Dava dışı işçi değişik alt işverenler nezdinde ve son olarak davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatı yönünden davalı yüklenicinin işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı sorumlu olduğu, yıllık izin ve ihbar tazminatından davalı son işverenin sorumlu olduğu gözetilerek bu hususta alınacak bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması gerektiği- 3-Davacı vekilinin temyiz sebepleri yönünden, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsili istemiyle iş mahkemesinde açmış olduğu davanın davalı şirkete ihbar edilmiş olması nazara alınarak davalı şirketin ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmediği, bu sebeple hükmedilen tazminata ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken aksi gerekçe ile dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru görülmemiştir.
Yıllık izinler kullanılmadığı takdirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşeceği ve sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenicinin sorumlu olacağı- Dava dışı işçi kıdeme esas hizmet süresinin tamamında davalı alt işveren nezdinde çalıştığından kıdem tazminatının tamamından davalı yüklenicinin sorumlu olduğu-