Davadan feragat ile davanın geri alınmasının hukuki sonuçları birbirinden çok farklı olduğundan, yargılama aşamasında davacının hangi tabirleri kullandığına bakılmaksızın, davacının amacının (maksadının) davaya konu haktan (talep sonucundan) vazgeçmek mi olduğu yoksa davasını ileride tekrar açabilme hakkını saklı tutarak davasını geri almak mı olduğunun mahkemece, davacıya açıklattırılması gerektiği-
Davacılar vekilinin dava konusu taşınmazlar yönünden feragat beyanı bulunmamakta, atiye terk beyanının bulunduğu, feragat ve atiye bırakma müesseselerinin hukuki sonuçları bakımından farklı olduğu gözetilmeden karar verilmesinin yerinde olmadığı- Aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşılan davacı hakkında 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesine aykırı olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının yerinde olmadığı- Eldeki dava, taşınmazın aynına ilişkin olup, muris muvazaası nedenine dayalı iptal ve miras payları oranında tescil istemli açıldığına göre, davanın kabul edilmesi halinde dava konusu taşınmazların keşfen saptanan değerlerinin davacıların miras paylarına isabet eden değeri üzerinden nispi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, hangi dava değeri üzerinden karar ve ilam harcına hükmedildiğinin açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesinin isabetli olmadığı-
HMK mad.123 uyarınca davacının, hüküm kesinleşinceye kadar, sadece davalının açık rızası ile davasını geri alabileceğinden, davayı geri alma beyanı doğrultusunda işlem yapılması gerektiği-
HMK mad. 123 hükmü dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği-
Söz konusu dilekçe 6100 sayılı Yasa'nın 123. maddesinde düzenlenen ve kanundan kaynaklanan "davanın geri alınması" niteliğinde olduğundan davanın geri alınması ile ilgili davalının davacının davasını geri almasına karşı açık rızasının olup olmadığının sorulup davalının açık rızasının bulunması halinde buna göre işlem yapılması gerektiği halde mahkemece anılan ıslah dilekçesi dikkate alınmadan, kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacağına ilişkin taleplerle ilgili bu taleplerin İş Kanunu hükümlerine tabi olmadığı ve Borçlar Kanununda hüküm bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinde bulunan davacının, ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında, (TMK. mad. 174/1 kapsamında) maddi tazminat talebinin bulunmasının "iddianın genişletilmesi" niteliğinde olacağı- Bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmadığından, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına”  şeklinde karar verilmesi gerektiği- "HMK'nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği" şeklindeki görüşün Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Trafik kazası sonucu yaralanma nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemi-
Davalılar yönünden karar kesinleşmeden dava geri alındığından mahkemenin anılan şahıs hakkındaki davasının geri alma nedeni ile son bulduğunu belirtmesi için kararın bozulması gerektiği-
Davalının rızası olmaksızın davacının davasını geri alamayacağı-
Deprem nedeniyle DASK poliçesine dayanan tazminat istemi-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor