Cı vekili, davalılardan ...’in kardeşi ve diğer davalıların da ölen kardeşleri ...’in çocukları olduğunu, murisleri ...'ten kalan ve elbirliğiyle malik oldukları taşınmazı davalıların kullandığını ileri sürerek ecrimisile ve elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava; elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemi-
Hüküm kesinleşinceye kadar davalının açık rızası ile davanın geri alınabileceği-
Tasarrufun iptali davası-
Hükmü temyiz eden davacının HMK 123. maddesi gereğince davayı geri aldığı, hükmü temyiz eden davalıların ise davanın geri alınmasına muvafakat ettikleri anlaşıldığından, tarafların temyiz istemlerinin reddi ile bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği-
Tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, birleşen davada davacı vekilinin, duruşmada 6 no'lu bağımsız bölüm yönünden, talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, davadan vazgeçtiklerini açıkladığı davacı vekilinin beyanının HMK'nın 123. (HUMK'nın 185/1.) maddesinde düzenlenen davayı takipten sarfınazar anlamına geldiği ve bunun ancak davalının muvafakati ile yapılabileceği gözardı edilerek, davalıların muvafakati alınmadan, davacı vekilinin beyanı davadan feragat şeklinde yorumlanıp, davanın reddine karar verilemeyeceği-
Dava açılmasının sonuçlarından birisi de davanın geri alınmasının ancak davalının açık rızası ile mümkün olması olduğu-
İş kazası nedeniyle sol el işaret parmağından yaralanan davacının iş göremezlik derecesinin % 3,30 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 20, davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, iş kazası sonucunda davacı işçinin iş göremezlik derecesi ve tarafların kusur oranları ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu, (matematiksel olmamak koşuluyla) uygun bir indirim yapılmak suretiyle manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği- Davacı işçi vekili tarafından "maddi ve manevi tazminat ile birlikte kıdem tazminatı faiz alacağının" da talep edildiği, ancak bu talebi ibraz ettiği (...2008 havale tarihli dilekçe ile) "atiye bıraktıklarını" belirttiği; yine duruşmada davacı işçi vekilinin "kıdem tazminatı faiz alacağı talebini atiye terk ettiği" yönündeki açıklaması zapta geçirildikten sonra bu talebe ilişkin olarak davalı işveren vekiline söz verildiği, davalı işveren vekilinin ise "atiye terk talebine bir diyeceklerinin olmadığını" ifade ettiği; bu beyanını da sonra bir celsede de tekrar ettiği uyuşmazlıkta, davacı tarafın talebinin davayı gelecekte tekrar açabilmek hakkı baki kalmak üzere geri alma iradesi mahiyetinde bulunduğu, davalı tarafın, davacı işçi vekilinin atiye terk talebine karşı bir diyeceklerinin olmadığı yönündeki beyanın ise davayı geri almaya muvafakat niteliğinde olduğu anlaşılmakla,  davada HUMK’nın 409. maddesinin değil, aynı Kanun’un 185. maddesinin uygulanacağı, kıdem tazminatı faiz alacağı bakımından esasa yönelik bir karar verilemeyeceğinden, bu konuda mahkemece verilen “karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki karar doğru olmakla birlikte, geri alınan dava için davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacının, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabileceği-
Mahkemece yapılacak iş, davanın geri alınmasına davalının (davalıların) rıza gösterip göstermediği (muvafakat verip vermediği) davalılardan ya da vekillerinden sorularak sonucuna göre söz konusu talepler hakkında bir karar vermekten ibaret olup usul işlemleri tamamlanmadan maddi tazminat talebi hakkında davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Davacının karar kesinleşinceye kadar davasını geri alabileceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor