İhaleye konu taşınmaza 25.04.2019 tarihinde haciz şerhi konulduğu, alacaklı vekili tarafından 30.10.2019 tarihinde satış talebinde bulunulduğu ve 05.06.2020 tarihinde satış avansının dosyaya yatırıldığı uyuşmazlıkta, alacaklı tarafından 1 yıllık süre dolmadan satış talep edilerek,  Covid-19 salgın hastalığının durma süreleri dikkate alındığında yasal sürede satış avansının da dosyaya yatırıldığından satış talebinin süresinde olduğu- Taşınmaz muhammen bedelin üzerinde satılmış olsa da, şikayetçinin satış ilanı ile kıymet takdiri raporunun usulsüz tebliğ edildiği iddiası ile birlikte kıymet takdirinin düşük belirlendiğine ilişkin diğer istinaf nedenlerinin de incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Şikayetçi üçüncü kişi yeni malik olduğundan süresinde satış istenmediğinden bahisle taşınmazlar üzerindeki hacizlerin düştüğünü ileri sürerek hacizlerin fekkini talep etmesinde aktif husumetinin olduğu ve hukuki yararının bulunduğu-
Hacze konu menkulün üzerindeki haczin dava açılmadan önce düşmesi halinde istihkak iddiasının ön koşul yokluğundan reddi gerektiği-
Haciz tarihi ile satış talep ve avans yatırılma tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiğinin görüldüğü uyuşmazlıkta, her ne kadar tapu kayıtlarının incelenmesinde ihaleye konu taşınmazlara tekrar haciz konulduğu görülmüş ise de; bu haciz şerhinden sonra alacaklı vekilinin usulüne uygun ve yasal süresinde satış talebinde bulunmadığı görülmekle, satış isteminin varlığını kabul için bu konudaki açık talep yanında satış giderlerinin de yatırılması gerekeceği, satış talebinden önce masraf yatırılmasının, o tarihte satış talebinde bulunulduğu anlamına da gelmeyeceği, buna göre, İİK'nın 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediği nedenle hacizler düşmüş olup, düşen hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalelerin feshi gerekeceği-
Önceki Yargıtay ilamında "taşınmazların dava tarihinde davacı adına hacizli olduğu görüldüğünden, taşınmazları sattırarak alacağını alma imkanına sahip olan davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararının olmadığı" belirtilmişse de; dava konusu taşınmazın hacizlerle birlikte davalı üçüncü kişiye devrinden ve üzerindeki hacizlerin kaldırılmasından sonra tasarrufun iptali davasının açıldığı anlaşıldığından, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu-
Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılmadığı, dolayısıyla İİK'nun 110/1. maddesi gereği, taşınmaz üzerindeki iş bu haczin şikayet tarihinden önce düştüğünün anlaşıldığı, bu durumda, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmadığından, mahkemece, meskeniyet şikayetinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerekeceği-
İİK 106 – 110  gereğince hacizlerin kaldırılmasına ilişkin üçüncü kişinin şikayeti üzerine verilen kararının kesin nitelikte olmadığı- Paranın satılarak paraya çevrilmesi söz konusu olamayacağından, icra dosyasına konulan hacizle ilgili olarak, 1 yıllık sürenin hacizden itibaren paranın istenmesi için gerekli azami süre olarak kıyasen uygulanması ve paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davası sırasında alınan ihtiyati haczin, -iptal davası karar tarihine göre- kesin hacze dönüştüğü tarih, satış talebi ile satışın gerçekleştiği tarih gözetildiğinde, şikayetçinin satış talebinin süresinde olmadığı ve satışın şikayetçinin satış talep etme süresi geçtikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, şikayetçinin haczinin düştüğü- İİK.nun 107. maddesinde yer alan düzenlemenin satış istemeyen alacaklı lehine uygulanabilmesi için satışın bu alacaklının satış isteme süresi geçmeden yapılmış olması gerektiği-
Alacaklı müşteki süresinde haciz istediği ve satış avansını da yatırdığı halde, talebinin haksız ve yersiz olarak ısrarla reddedildiği açıkça anlaşıldığından, şüpheliler (borçlu ve icra müdürü) hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası açılması için yeterli şüphe bulunduğu-
6 aylık satış isteme süresinin (İİK150/e), COVID-19 nedeniyle "süresi duran" işlemlerden olduğu-