6183 sayılı Yasa kapsamında konulan hacizlerde İİK 106 ve 110 hükümleri uygulanamayacağından, haczin düşmeyeceği- Şikayetçi alacaklının alacağın, şikayet olunan vergi dairesinin alacağına göre imtiyazlı olmadığından, sıra cetvelinin iptali ve satış bedelinin garameten taksim edilmesinin ilişkin taleplerin reddi gerektiği-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği- Tapuya işlenmesinin, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı- Ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmazın, haciz tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde satışının istenmediği anlaşıldığından, kayden var olsa da hükmen haczin kalktığı- Bu durumda davacının tasarrufun iptali davası açmakta hukuki yararı olduğu- Tapu kayıtlarına göre, tasarrufun iptali davasına konu taşınmaz üzerinde alacaklının haczi devam ettiğinin görüldüğünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İİK'nın 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şart olduğu gibi, haczin yargılama süresince de ayakta kalması gerekeceği; bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle ve mahkemece re'sen İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediğinin belirlenmesi gerekeceği- Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu olmadığı, konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK’nın 1010. maddesinin emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebileceği; tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşıdığı, ne var ki üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerektiği- Bu açıklamalar ışığında, İİK’nın 106-110. maddeleri uyarınca haczin düşüp, düşmediği belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak icra müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerekeceği-
Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesinin zorunlu olmadığı- Haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerektiği-
İİK m. 97/8 uyarınca istihkak davası açılması durumunda satış isteme sürelerinin işlemeyeceği- İİK m. 99'da aksine bir düzenleme bulunmadığından, alacaklı tarafından İİK m. 99 uyarınca süresinde istihkak davası açılması durumunda da haczin düşmeyeceği ve bu nedenle istihkak davasının esasının incelenmesi gerektiği-
İİK'nın 82. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığının şart olduğu- Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekeceği- Şikayet tarihinden önce yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmeli, bununla birlikte, şikayet tarihi itibariyle satış isteme sürelerinin henüz dolmadığı hallerde ise şikayetin incelenmesi sırasında haczin ayakta olup olmadığının mahkemece değerlendirilmesi ve haczin düştüğünün tespiti halinde, şikayetin konusuz kaldığının kabulü gerekeceği- Taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için İcra Müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. İİK’nın 106 ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığı belirlenirken sürenin başlama tarihi olarak İcra Müdürlüğünce haciz kararının verilme tarihinin esas alınması gerektiği-
Somut olayda, .... 3. İcra Müdürlüğü'nün takip dosyalarında şikayet konusu taşınmaz üzerine 3.06.2021 tarihinde haciz konulduğu, haciz tarihi itibariyle İİK'nın 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin 1 yıl olduğu, şikayet tarihi olan 15.11.2021 tarihi itibarı ile haczin ayakta ve geçerli olduğu; ancak yargılama sırasında alacaklının, bir yıllık sürede dava konusu taşınmaza ilişkin satış talep etmediği, bu nedenle bu dosyalardan taşınmaza tatbik edilen haczin İİK'nın 110/1. maddesi uyarınca düştüğü anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesince, ... 3. İcra Müdürlüğü'nün takip dosyalarından şikayet konu taşınmaza tatbik edilen haciz yargılama sırasında düştüğünden, konusuz kalan şikayetin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesinin 1. fıkrası uyarınca şikayetin yapıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdirine karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptaline karar verilen taşınmaza ................ tarihinde haciz konulduğu anlaşılmakta olup, İİK'nın 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklının tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde edeceği, İİK'nın 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise alacaklının ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceği tabii olmasına göre, söz konusu yetkiyle konulan haczin de ayakta kalması için, İİK’ya göre süresi içerisinde satış talep edilip avansının yatırılması gerektiği açık olduğundan İlk Derece Mahkemesince, süresi içerisinde satış istenip istenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-