Mahkemece yapılan keşif sonucu hazırlanan 04.02.2013 tarihli ziraat bilirkişi raporunda kavak ağaçlarının çevresinde bulunan taşınmazlarda ekili bulunan ürünlere zarar verdiği, kavak ağaçlarının kesilmediği takdirde zararın devam edeceği belirtildiğinden, bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere kavak ağaçları meyve ağacı olmadığından mutlaka korunması gereken türlerden olmadığı; dosya kapsamı, toplanan delillere ve özellikle 04.02.2013 tarihli ziraat bilirkişi raporuna göre ağaçların gölge ve köklerinden dolayı zarara neden olduğu; davacının keşif tarihi itibariyle taşınmazına yonca ekmiş ise de daha önceki yıllarda pancar v.s. ektiği anlaşılmakta olup bundan sonraki dönemlerde de yonca dışında başka ürünler yetiştirebileceğinden mahkemece davanın reddine karar verilmesinin yanlış olduğu-
Mahkemece yapılan araştırmalar ve dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davaya konu baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olarak kurulduğu ve işletilmekte olduğu; ayrıca baz istasyonunun kararın gerekçesinde belirtilen soyut değerlendirmeler dışında davacının sağlığına zarar verdiği bilimsel delillerle de kanıtlanamadığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı belediyenin projeye ve ruhsata aykırı imalat nedeniyle işlem yapmamış olduğu iddia edilerek davalılardan tazminat talebinde bulunduğu; davalı K.pınar Belediyesi bir kamu tüzelkişisi olup kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren davalının eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olduğundan kamu hizmeti kapsamında olduğu; davada ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre, tazminat talebinin anılan davalıya da yöneltilmesinin esas nedeninin de hizmet kusuru olduğu; kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların giderilmesi talebiyle açılan davalarda idari yargının görevli olduğu- (2577 sayılı İYUY. m.2).
Kat mülkiyeti kurulmuş olan 2567 parsel sayılı taşınmazdaki bodrum kat 1 numaralı iş yerinin malikinin davacı F.Ö.olduğu; hükme esas alınan 30.12.2013 günlü bilirkişi raporunda, aylık 600,00 TL olmak üzere 39 aylık kira kaybının 23.400,00 TL, tekstil ürünlerinin zarar bedeli 4.995,00 TL, dükkanın tadilat bedeli 3.500,00 TL ve tesisatın yenilenme bedeli 17.000,00 TL olduğu; bilirkişi kurulu raporunda davacıların zarar miktarları ayrı ayrı gösterildiği; ancak, bilirkişi kurulu kira kaybı zararının nasıl tespit edildiğini raporunda açıkça belirtmediği; davacıların kira kaybı zarar gören dükkanın zararın önlenmesi ve tadilatının yapıldığı dönemi kapsaması gerektiği; bu nedenle, dükkanda oluşan sızıntının önlenmesi ve tadilatı için gerekli süre tespit edilerek bu sürenin kira kaybının hesaplanması gerekeceği-
Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise BK'nın 53 ve devamı maddelerine göre ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise kusursuz sorumlulukta uygulanan BK'nın 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebileceği; yargılama sırasında davalı N.S. ölü olduğu halde kendisine husumet yöneltildiği, mirasçılarının da davada taraf olarak yer almadığı anlaşıldığı; ancak HMK'nın 124. maddesi gereğince bu yanlışlığın maddi hatadan kaynaklanması ve dürüstlük kuralına aykırı olmaması kabul edilebilir bir yanılgıya dayanılması sebebiyle adı geçen davalının mirasçılık belgesi temin edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Yargılamanın devamı sırasında 05.10.2013 günü dava değerinin artırılmasından 20 gün önce taşınmaz zeminin asfalt ile kaplandığı 21.09.2013 tarihli bilirkişi kurulu raporunda belirtildiği; davacı 10.000,00 TL değer göstererek açtığı davada taşınmaz zeminine istemi gibi asfalt serilmesinden sonra dava değerini artırması HMK'nın 182. maddesinde açıklanan kötüniyetli ıslah olduğu; bu nedenle, davacının dava değerini artırmasının dikkate almadan davalıyı yargılama gideri ile yükümlendirmek gerekeceği-
Mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucunda alınan 22.04.2014 tarihli inşaat mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan raporda davacıya ve davalıya ait 52 ve 53 parsel sayılı taşınmazlar arasında bulunan hendeğin dolgu ile kapatıldığı, 53 no'lu parseldeki duvarın inşa edilmesi sırasında davacının sınırındaki beton direklerin ve tel örgülerin hasarının giderilmesi gerektiği belirtilerek davacının zararının 700,00 TL olduğunun bildirildiği; ne var ki davacı tarafından Dikili Asliye Hukuk Mahkemesinde yaptırılan (2013/97 D.İş) inşaat mühendisi bilirkişi raporunda ise davacıya ait tellerin, çitlerin ve direklerin gördüğü hasar nedeniyle yapılması gereken masrafın 1.225,00 TL, aradaki hendeğin toprak yastıklaması yapılarak düzeltilmesi için 400,00 TL olduğu; davacının daha önce yaptırdığı tespit sonucu düzenlenen rapor ve mahkemece yapılan keşif sonunda alınan rapor arasında çelişkinin giderilmesi gerektiği-
Raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, tarafların kusurlarının nereden kaynaklandığı belirlenmeden işin esası hakkında bir hüküm kurulduğu; bu nedenle, konusunda uzman inşaat ve çevre mühendisi ile yangın konusunda uzman bilirkişi kurulunun katılımı ile keşif yapılarak, tarafların kusur oranı ve yüklenen kusurun nereden kaynaklandığı, zararın miktarının belirlenmesi gerektiği-
Çekişme konusu duvar nedeniyle davacının evinde rutubet meydana geldiği anlaşılmakta ise de davacının da müşterek kadastro sınırının ötesine geçerek tecavüzlü şekilde bina inşa etmesi nedeniyle olayda tamamen kusursuz olmadığı anlaşıldığından, davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı duvarın salt imara aykırı bulunduğu gerekçesiyle yıkılmasının istenemeyeceği-
Mahkemece, soruşturma dosyası ile sulh hukuk mahkemesinin tespit dosyasındaki bilirkişi raporları incelenerek davacıya ait dükkanın ada ve parsel numarasının belirlenmesi mümkün olduğundan kesin süreye uyulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği-