Dosyada konulmuş olan hacizlerin kaldırılması için icra mahkemesince verilmiş olan 'takibin iptali'ne ilişkin kararın kesinleşmesine gerek bulunmadığı-
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK'nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiş olduğu, bunların dışında kalan mahkeme kararlarının kesin olduğu-
Borçlu vekilinin temyiz süre tutum dilekçesinin havale işlemi ile mahkeme ekranlarına düştüğü tarihin "temyiz tarihi" olarak kabulü gerekeceği- Takip konusu çekin keşidecisi limited şirketin ticaret sicil gazetesinde yayımlanan statü tadili ile nevi değişikliğine giderek. A.Ş. ünvanını aldığı, söz konusu şirketin, genel kurul toplantısında, yönetim kurulunca alınan karar ile şirketi temsil edecek (iki kişinin müşterek imzası ile) kişilerin belirtildiği, takip dayanağı çekte ise, alınan karardan farklı olarak keşideci hanesinde tek imzanın atılı bulunduğu görüldüğünden, muteriz borçlu şirketin borçtan sorumlu tutulamayacağı-
Sözleşmede öngörülen faiz oranının bono hakkında uygulanabilmesi için bono bedeli hakkında sözleşmede kararlaştırılan faizin uygulanacağının, bononun vade ve tanzim tarihleri ile miktarı belirtilmek suretiyle açıklanması şart olduğundan takip konusu bonoya atıf yapılmayan sözleşmenin bono hakkında uygulanamayıp takip dayanağı bonolar kambiyo senedi vasfında olduğundan alacağa 3095 sayılı Kanun'un 2/2.maddesinde öngörülen avanslarla ilgili ticari işlerdeki temerrüt faiz oranı üzerinden faiz hesaplanması gerektiği-
İki dosyadaki iki ayrı haciz işlemi yapılmış olmasına karşın dosyalardan birinde haczedilen mahcuzlara yönelik istihkak iddiasına ilişkin mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmamış olmasının isabetsiz olduğu-
Mükellefiyetler listesine ve kıymet takdirine ilişkin şikayet hakkında verilen kararların temyiz olunamayacağı-
Taşkın haciz şikayetine ilişkin icra mahkemesi kararlarının kesin nitelikte olduğu-
İcra mahkemesi kararlarının infazı için kesinleşmesinin gerekmediği-
Borçluyla haciz yapıldığı tarihte 20 yaşında olan üçüncü kişinin kardeş olması, üçüncü kişinin, haczin yapıldığı iş yerinde hacizden 1 gün önce faaliyete başlaması, gerek haciz tarihinde ve gerekse de Vergi Dairesi'nce bildirilen faaliyete başlama tarihinde 3. kişinin askerlik hizmetini yapıyor oluşu ve haciz tutanağında beyanı alınanın anlatımında, borçlu ve 3. kişi arasındaki ilişkinin işyerini vekaleten yürütmek şeklinde olduğunun bildirmesi ve 3. kişi tarafından bu vekaletnamenin dosyaya ibraz edilememesi karşısında, borçlu ve 3. kişi arasında organik bağ bulunduğunun kabulü gerektiği- 3. kişi mülkiyet iddiasını muvazaadan arınmış bir şekilde ispatlayamadığı-