İştirak halinde mülkiyette mirasçıların terekeye ait bir mal, hak, borç veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açamayacağı, çünkü bir mirasçının iştirak halindeki pay üzerinde tasarrufta bulunma yetkisinin olmadığı; bu durumda mahkemece davacılara, murisin diğer mirascılarının da davaya katılmaları veya terekeye mümessil tayin ettirmeleri konusunda süre verilerek dava şartı oluşturulduktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip olduğu ve malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebileceği- Ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapının üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceğinin öngörüldüğü ve böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlandığı, öte yandan, getirilen özel hükme göre bir kimsenin kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı ve bu nedenle yukarıda yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğu duyduğu-
Teferruat niteliğinde olduğu anlaşılan mahcuzlar rehin kapsamında kaldığından, ipotek akit tablosunda yazılı olmasalar da İİK. mad. 83/c uyarınca taşınmazdan ayrı haczedilemeyecekleri- Taşınmaz rehninin kapsamı içinde teferruat (eklenti) üzerinde hak sahibi olan 3. kişilerin bu hakları korunması gerektiğinden, üçüncü kişi bankanın haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı olduğu kabul edilerek, mahkemece, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İmar öncesi yapılan duvarın korunması gerekli ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde olmadığı belirlendikten sonra işin esasına girilerek, davalı ... yönünden yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Davacının üzerinde muhdesatlar bulunan taşınmazdaki (25 adet dükkan, 1 adet 4 katlı kargir ev (altında zemin katta 3 adet dükkan), 1 adet ahşap yapılı odun kömür deposu) payının açık arttırmaya konu olduğu, davacı ve davalıların açık arttırma sonucunda taşınmazı tekrar satın alarak taşınmazda paydaş haline geldikleri, satış zamanında davaya konu muhdesatın taşınmaz üzerinde bulunduğu, tarafların sonradan satın aldıkları taşınmaz üzerindeki muhdesatların tümüne de paydaş oldukları dikkate alındığında taşınmaz üzerindeki muhdesatın tümünün davacıya ait olduğuna ilişkin iddianın artık dinlenemeyeceği-
Tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunun saptanması halinde çekişmeli yerin ifrazının mümkün olup olmadığının 3194 Sayılı Yasa'nın 15. ve 16. maddeleri gereğince Encümen Kararına dayalı olarak belirlenmesi gerekirken İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 21/01/2013 tarihli yazısı ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı tespit edildikten sonra ecrimisil yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de isabetsiz olduğu-
Her ne kadar yerel mahkemece aynı yerle ilgili yapılan keşifte bu yerin bütünleyici parça niteliğinde olduğunun saptanmış ise de; şikayetçi üçüncü kişi ile borçlunun arasında yapılan kira sözleşmesine göre yapıların prefabrik olarak inşa ediliği, kira sözleşmesinin sonunda söküleceği anlaşıldığından, şikayete konu menkullerin mütemmim cüz olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, o halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Öncelikle davacıların dava konusu taşınmazın maliki ...'nın mirasçıları olup olmadığının belirlenmesi, çekişme konusu yapıların kimin tarafından yaptırıldığı ve kullanıldığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, 899 parsel paydaşları .... ve ...'ın da davada yer almalarının sağlanması bu eksiklikler giderildikten sonra belirlenecek duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hukukumuzda çifte mülkiyetin kabul edilmediği hususu da göz önüne alınarak dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen toplamda 1285,76 m2 yüzölçümlü yerin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,yine aynı raporda (A) harfi ile gösterilen kısım üzerinde yer alan (C/a) harfi ile gösterilen binanın mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tespitine şeklinde çifte mülkiyet yaratacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Çekişme konusu parsellere ilişkin tüm imar kayıtları ve imar öncesi tarafların malik olduğu çap kayıtları ve krokiler getirtilerek mahallinde üç kişilik uzman (kadastro ve inşaat mühendisi) bilirkişi heyeti ile yeniden uygulama yapılarak dava konusu edilen ağaçların, şantiye binasının ve evin imar öncesi yapılıp yapılmadığının,bu yapıların imar öncesi mülkiyet hakkına dayalı olarak davalı tarafından yapılıp yapılmadığının, elatmanın imar ile oluşup oluşmadığının açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişiden imar öncesi ve sonrası mülkiyet durumunu gösterir kroki alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-