Kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak, genel mahkemelerde açılan davada, Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesinin dava edilemeyeceği-
Tarafların ortak mirasbırakanı babalarından kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan iki katlı binanın, davacı tarafından tamamen kendi geliri kullanılarak, kendi nam ve hesabına yaptırıldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği- Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Kat malikleri kurulu kararıyla, davalı apartman yöneticisine dava konusu apartman kapıcı dairesi ile ilgili hukuki anlaşmazlık konusunda işlemleri yapma ve vekil (avukat) tayin etme yetkisi verildiği anlaşıldığından, Kat Malikleri Kurulunca yetki verilen yöneticinin kat malikleri adına vekil sıfatıyla ve temsil görevi dahilinde davada taraf sıfatı bulunduğu benimsenerek, apartman yöneticiliği hakkında verilen davanın kabulüne ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Muhdesat tespiti davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekeceği, Yargıtayın ve Dairemizin uygulamaları ile birlikte usul ekonomisi de göz önünde bulundurulduğunda, taşınmaz hakkındaki ortaklığın giderilmesine ilişkin dava derdest olduğu sürece muhdesatın tespiti davasının açılabileceği ve görülebileceği-
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, dava konusu mirasbırakan adına kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunan 4 katlı binanın tamamının davacılar tarafından kendi emek ve sermayeleri ile meydana getirildiğinin ispatlanamadığı, her ne kadar Mahkemece, anne, baba ve davalılarının katkılarının küçük olduğu ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine konu olabileceği belirtilmiş ise de, katkının küçük olup olmadığının belirlenmediği, varsa davacıların fazla katkısını eda niteliğindeki alacak davası ile talep edebilecekleri, fazla katkının muhdesatın davacılara ait olduğu sonucunu doğurmayacağının kabulünün gerekli olduğu-
Kadastro tespit öncesi nedene dayanılan davalarda, davacının tapuda paydaş olması zorunlu olmadığı gibi, açılmış bir kamulaştırma veya ortaklığın giderilmesi davasının bulunması da gerekmediğinden kadastro tespiti öncesi yapılan muhdesatın tespiti istemine ilişkin davanın kabulü gerektiği-
Şikayete (ve hacze) konu buhar türbininin elektrik üretimi olmadan, çevrim santrali çalışamayacağından, bilirkişi raporuyla mahcuzun işletmeden telef, tağyir ve tahrip olmadan ayrılmasının mümkün olduğunun tespit edilmesinin, mahcuzun mütemmim cüz olma özelliğini ortadan kaldırmayacağı, haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği-
Bir kimsenin, kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, işte bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duyduğu- Davada yıkım isteği bulunduğuna göre 15 parsel numaralı taşınmazın malikleri de göz önünde bulundurularak, mahkemece, 15 parsel numaralı taşınmazın maliklerinin davada yer almaları sağlanması ve 15 ile 32 parsel numaralı taşınmazların güncel tapu kayıtları dosya içerisine alınması gerekeceği-
Bir kimsenin, kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamayacağı, işte bu nedenle yasa koyucunun imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duyduğu-
TMK. bütünleyici parçayı(mütemmim cüz) düzenleyen mad. 684, eklentiyi (teferruat) düzenleyen mad. 686 ve 687 hükümleri de dikkate alınmak suretiyle; elektrik mühendisi, fen bilirkişisi ve hukukçu (bütünleyici parça- eklenti arasındaki farklar konusunda bilgi ve ehiyet sahibi) bilirkişiden oluşacak yeni bir bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, davaya konu mahcuzların, otelin bütünleyici parçası veya eklentisi olup olmadığının tespit edilmesi, bu hususları gösterir hüküm kurmaya ve denetime elverişli rapor alınması,bundan sonra dosyadaki diğer bilgi ve belgeler de dikkate alınarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-