İmar öncesi yapılan duvarın korunması gerekli ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde olmadığı belirlendikten sonra işin esasına girilerek, davalı ... yönünden yıkım isteğinin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik olmadığı-
Davacının üzerinde muhdesatlar bulunan taşınmazdaki (25 adet dükkan, 1 adet 4 katlı kargir ev (altında zemin katta 3 adet dükkan), 1 adet ahşap yapılı odun kömür deposu) payının açık arttırmaya konu olduğu, davacı ve davalıların açık arttırma sonucunda taşınmazı tekrar satın alarak taşınmazda paydaş haline geldikleri, satış zamanında davaya konu muhdesatın taşınmaz üzerinde bulunduğu, tarafların sonradan satın aldıkları taşınmaz üzerindeki muhdesatların tümüne de paydaş oldukları dikkate alındığında taşınmaz üzerindeki muhdesatın tümünün davacıya ait olduğuna ilişkin iddianın artık dinlenemeyeceği-
Tecavüzün imar uygulaması ile oluştuğunun saptanması halinde çekişmeli yerin ifrazının mümkün olup olmadığının 3194 Sayılı Yasa'nın 15. ve 16. maddeleri gereğince Encümen Kararına dayalı olarak belirlenmesi gerekirken İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nün 21/01/2013 tarihli yazısı ile yetinilerek karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, tecavüzün imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı tespit edildikten sonra ecrimisil yönünden sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesinin de isabetsiz olduğu-
Her ne kadar yerel mahkemece aynı yerle ilgili yapılan keşifte bu yerin bütünleyici parça niteliğinde olduğunun saptanmış ise de; şikayetçi üçüncü kişi ile borçlunun arasında yapılan kira sözleşmesine göre yapıların prefabrik olarak inşa ediliği, kira sözleşmesinin sonunda söküleceği anlaşıldığından, şikayete konu menkullerin mütemmim cüz olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, o halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Öncelikle davacıların dava konusu taşınmazın maliki ...'nın mirasçıları olup olmadığının belirlenmesi, çekişme konusu yapıların kimin tarafından yaptırıldığı ve kullanıldığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, 899 parsel paydaşları .... ve ...'ın da davada yer almalarının sağlanması bu eksiklikler giderildikten sonra belirlenecek duruma göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Hukukumuzda çifte mülkiyetin kabul edilmediği hususu da göz önüne alınarak dava konusu taşınmaz ile ilgili olarak fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen toplamda 1285,76 m2 yüzölçümlü yerin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline,yine aynı raporda (A) harfi ile gösterilen kısım üzerinde yer alan (C/a) harfi ile gösterilen binanın mülkiyetinin davalıya ait olduğunun tespitine şeklinde çifte mülkiyet yaratacak şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Çekişme konusu parsellere ilişkin tüm imar kayıtları ve imar öncesi tarafların malik olduğu çap kayıtları ve krokiler getirtilerek mahallinde üç kişilik uzman (kadastro ve inşaat mühendisi) bilirkişi heyeti ile yeniden uygulama yapılarak dava konusu edilen ağaçların, şantiye binasının ve evin imar öncesi yapılıp yapılmadığının,bu yapıların imar öncesi mülkiyet hakkına dayalı olarak davalı tarafından yapılıp yapılmadığının, elatmanın imar ile oluşup oluşmadığının açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişiden imar öncesi ve sonrası mülkiyet durumunu gösterir kroki alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Muhdesatın tespiti isteği- Tarafların ortak mirasbırakanından kaldığı hususunda uyuşmazlık bulunmayan davaya konu parsel üzerinde bulunan iki katlı binanın 1 katının, davacıların murisi tarafından tamamen kendi geliri kullanılarak, kendi nam ve hesabına yaptırıldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde kanıtlanamadığından, eve yönelik talebin reddine karar verilmesi gerektiğiğ
Mahkemece, dava konusu taşınmaza dair tüm tedavüllü tapu kayıtlarının getirtilip, imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, taşınmazın imar uygulaması sonucu davacı adına tescil edilip edilmediği imar uygulaması sonucu oluşmuş ise davalının imardan önce taşınmazda mülkiyet hakkının bulunup bulunmadığının belirlenmesi, taraflar tanık deliline dayanmış olup, dinletecekleri tanıkların isimlerini bildirmeleri için süre verilmesi ve bildirildiğinde dinlenmesi,ağaçları kimin diktiği hususu tereddüt bırakmayacak şekilde belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
davada taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı, taşınmaz ve muhtesatın kamulaştırmaya konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge de bulunmadığından davacıların dava konusu taşınmazlar üzerindeki muhdesatlar yönünden tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-