Bonoda lehtarın ad ve soyadının bulunması zorunlu olup, gerçek veya tüzel kişi isminin lehdar olarak gösterilmemesi durumunda bu belgenin bono niteliğinde kabul edilemeyeceği- Takibe dayanak senette lehtar ve dolayısı ile lehdarın cirosu bulunmadığından senet arkasında imzası olan alacaklının yetkili hamil olmadığı ve bu belgenin İİK. 68 kapsamında kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren belge niteliğinde de bulunmadığı-
Mahkemece öncelikle söz konusu belgedeki imzanın davacı asile ait olup olmadığının sorulması, belge altındaki imza davacı asil tarafından inkar edilmesi halinde İcra İflas Kanunu’nun 269c/II maddesi hükmü gereği İcra İflas Kanunu’nun 68. maddesine göre ödeme belgesindeki imzanın davacı alacaklıya ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
İcra takibine dayanak yapılan fatura İİK. 68/1'de yazılı belgelerden değilse de, borçlu vekilinin takip dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde borç doğuran hukuki ilişkiye karşı çıkmadığı, ve kısmi ödemenin faturadan doğan alacağa istinaden olduğu kabul edildiğine göre, artık itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesince incelenmesi sırasında, alacaklının dayandığı belgenin İİK.nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olup olmadığının araştırılmayacağı, kabul edilen miktar yönünden itirazın kaldırılması isteminin incelenmesi gerekeceği-
"Alacağın temliki-sulh- ibra-feragat sözleşmesi" başlıklı belge kayıtsız şartsız, belirli bir para borcu ikrarını içermekte olup, icra müdürlüğüne yapılan itirazda, belge altındaki imza açıkça inkar edilmediğinden İİK. 68 kapsamında bulunan belge niteliğinde olduğu, ancak, ilgili sözleşmede alacağın taksitler halinde ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığından, mahkemece, itirazın kaldırılması isteminin muaccel hale gelmeyen alacaklar yönünden reddine karar verilmesi gerekeceği-
İtiraz üzerine 12.03.2014 tarihinde açılan işbu davada dosyaya celp edilen ödeme belgelerinden de, davalı borçlunun hakkında daha önce Bergama 1. İcra Müdürlüğü'nün 2012 / 1151 sayılı dosyasında yapılan takip nedeniyle icra tahsilatı olarak davada dayanılan icra takibinden önce 26.09.2013 tarihinde Mayıs- Ekim 2013 ayları kirası olarak 2.125 TL ve otuz günlük ödeme süresi içinde ancak dava açıldıktan sonra 19.03.2014 tarihinde K. 2013- Şubat 2014 arası aylar kirası olarak 1.855 TL ödediğinin anlaşıldığı, takipten önce ödenen alacak yönünden istemin reddine, davadan sonra ödendiği anlaşılan alacak yönünden yapılan ödemelerin infazda nazara alınmasına, dava tarihindeki bakiye alacak üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tüm alacak üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dava, yasaya aykırı yapıldığı iddia edilen hacizlerin kaldırılmasına yönelik şikayet istemine ilişkin olup, yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılan takipte borçlunun icra müdürlüğünün yetkisine itirazı yanında borca da itiraz etmesi halinde öncelikle çözümlenmesi gereken yetki itirazı olup, yetki itirazının kabulü ile takip dosyasının yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi halinde, yetkili icra müdürlüğünde tebligat yapılması zorunludur ve borçlunun yeni tebligatı aldığı tarihten itibaren yasal sürede yetkili icra müdürlüğünde de itirazda bulunması gerekeceği, daha önce yetkisiz icra müdürlüğünde yapmış olduğu borca itirazı geçerliliğini korumayacağı, diğer yandan, İİK'nun 68. maddesinde, itirazın kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvuru için öngörülen altı aylık süre, öğrenme tarihinden değil borçlunun itirazının, alacaklıya tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı, icra dosyasında borçlunun itirazının alacaklı vekiline tebliğ edildiğine dair bilgi ve belge bulunmadığından, bu durumda, alacaklının gönderme talebinin yasal süresinde olduğunun kabulü gerekeceği, o halde mahkemece, yetkili Alanya İcra Müdürlüğü'nde yapılan takibe borçlu tarafından yasal süresi içinde itirazın yapılmadığı kabul edilerek borçlunun şikayete yönelik istemin reddi gerekeceği -
Kiracı borçlu "kira sözleşmesi ile takip alacaklılarından kiralanan taşınmazın Deprem Yönetmeliğine uygun olmaması (ayıplı olması) nedeniyle davalı şirket tarafından ayıbın giderilmesi için keşide edilen ihtarname ile uygun süre verilmesine karşın ayıbın giderilmemesi üzerine kira sözleşmesinin ihtarname ile feshedildiği tahliye edilerek boş olarak muhataplara teslim edildiğini, kira borçları bulunmadığını” ileri sürdüğünden uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, icra mahkemesince itirazın kaldırılmasına ve tahliyeye karar verilmesinin hatalı olduğu-
Alacaklı bankanın, Tüketici Kanunu gereğince, asıl borçlu aleyhine yaptığı icra takibi semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemeyeceği, bu hususun icra mahkemesinde süresiz olarak şikayete konu edilebileceği (4077 s. K. mad. 10/3)-
Faturanın mücerret borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığı (İİK. mad. 68/I)-
Borçlu itirazında alacaklı tarafın alacağına dayanak yaptığı toplam bedeli ödediğini ileri sürdüğüne göre, artık itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesince incelenmesi sırasında, alacaklının dayandığı belgenin İİK'nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olup olmadığını araştırmaya gerek olmadığı-