Dava tarihinden önce yapılan ödeme mahsup edilmek sureti ile sonuca gidilmesi gerektiği- Davalı borçlu lehine itirazında haklı çıktığı miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği-
Takip talebinde gösterilen faturalar, cari hesap alacağı ve iki tarafa borç yükleyen sözleşme İİK'nın 68. maddesinin 1. fıkrasında sayılan belgelerden olmadığı hâlde borçlu hukuki ilişkiyi ve borcu kabul edip itirazını ödeme olgusuna dayandırmış olduğundan ispat yükü borçluya geçmiş olup, borçlu tarafından sunulan 04.10.2012 tarihli "70.19.09 TYI referans nolu sözleşmeye mahsuben ödeme" açıklamalı, 50.000,00TL bedelli dekontun, İİK'nın 68 maddesini 1. fıkrasına göre takip konusu borca mahsuben yapılıp yapılmadığının icra mahkemesince araştırılması icra mahkemesinin yetkisinde olup, yargılamayı gerektirmeyeceği-
Borçlu tarafından sunulan, "......sözleşmeye mahsuben ödeme" ibaresini içeren dekontun, İİK'nın 68 maddesinin 1. fıkrasına göre takip konusu borca mahsuben yapılıp yapılmadığının icra mahkemesince araştırılmasının, icra mahkemesinin yetkisinde olup, yargılamayı gerektirmeyeceği-
Borçlu tarafından sunulan dekontlarda alacaklıya ve borca ilişkin herhangi bir açıklama, açık atıf bulunmadığı, ilk derece mahkemesince aldırılan 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda da bu hususların tespit edildiği, bu haliyle borçlunun ödeme iddiasını ispatlayamadığı görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bir tarafta kesinleşmiş takipte para borcunun, diğer tarafta ise takip ya da ilama konu edilmeyen alacaklının borçlu belediyeye olan vergi borcu olduğunun görüldüğü, yine vergi borcunun merkezi bütçeye dahil olacak kısmının olup olmadığının da belirlenmesi gerektiğinin gözardı edilmemesi gerekeceği, bu durumda, mahkemece takas talebine konu bir alacak bulunmadığından, takas ve mahsup şartlarının bulunmaması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şirketler için kira sözleşmesindeki muacceliyet hükmünün geçerli olduğu- Sözleşme süresi mahkemenin kabul ettiği gibi bir yıl olarak kabul edilmesi halinde ya da ön yüzde belirtilen üç yıl olarak kabul edilmesi halinde de muacceliyete ilişkin hüküm geçerli ve tarafları bağlayıcı nitelikte olduğu- Davalı kiracının kira bedelini ödediğini ispat külfetini yerine getiremediğinden itirazın kaldırılması ve taliye istemli davanın tam olarak kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Açılan alacak davası nedeniyle takibin, kötüniyet tazminatı yönünden icra müdürlüğünce alacak davası sonuçlanana kadar durdurulmasının gerektiği, ancak takipte, vekalet ücreti ve yargılama giderinin de talep edildiği dikkate alındığında, icra müdürlüğünün ret kararının bu alacak kalemleri yönünden yerinde olduğu- Şikayetin kısmen kabulü ile tazminat alacağı yönünden icra müdürlüğünün şikayete konu ret kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
İpotekli taşınmaz maliklerine icra emri gönderilebilmesi için, ipotek akit tablosunun kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını içermesi ve alacaklı tarafından, borçluların kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine, noter aracılığı ile hesap kat ihtarının gönderilmesi gerekeceği, bu hususun, kamu düzeninden ve ilamlı takip yapma şartı olup, İİK'nun 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayete tâbi olduğu ve mahkemece re'sen nazara alınması gerekeceği-
Kiraya verenlerin birden fazla olması durumunda aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, temerrüt nedeniyle tahliye kararı verilebilmesi için icra takibinin tüm kiralayanlar tarafından yapılmasının ve davanın da birlikte açılmasının zorunlu olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekeceği, davanın açılmasındaki noksanlığın sonradan giderilmesi mümkün ise de temerrüde esas ihtarnamedeki ve temerrüt ihtarı yerine geçen icra takibindeki noksanlığın sonradan giderilmesinin mümkün olmadığı-
Genel mahkeme ile icra mahkemesi arasında yargılama usulü, ispat vasıtaları ve uygulanan kanun maddelerinin farklılık içermesi, icra mahkemesinin dar yetkili olması, kural olarak icra mahkemesi kararlarının maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaması gibi özelliklerin yanında Yargıtay 3. ve 12. Hukuk Dairelerinin temyizen inceleme konusu yaptığı işlerin aynı mahiyette bulunmaması hususu da dikkate alındığında içtihadı birleştirmeye yer olmadığı-