Alacaklının takibine dayanak yaptığı dekontta vade mevcut olmadığına ve borçlunun, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesine göre temerrüde düşürüldüğüne dair dosya içerisinde herhangi bir belge de bulunmadığına göre, bu durumda borçlu ancak takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağından takip tarihinden önceki dönem için alacaklının dayanak faturadan dolayı işlemiş faiz talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı, o halde mahkemece, takip tarihinden önceki döneme ilişkin işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince borçlunun tazminatla sorumlu tutulması doğru ise de, tazminata, yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken yabancı para (Dolar) esas alınmak suretiyle tazminata karar verilmesi isabetsiz olup; hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Alacaklının takipte sunmadığı bir belgeye itirazın kaldırılması aşamasında dayanamayacağı kuralı gereğince alacaklı yanca ilk kez itirazın kaldırılması aşamasında sunulan belgenin takip konusu alacakla aynı ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, yine alacaklının dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunduğu borçlu kefillerin imzasının bulunduğu Özel Sektör Borçlanma Aracı İtfa Sözleşmeleri her iki tarafa edim yükleyen sözleşmeler olup alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektireceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçluların istinaf başvurusunun kabulü ile alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bir alacağın ilama bağlanmış olması halinde takas ve mahsuba konu edileceği tartışmasız olup takas ve mahsup yapılabilmesi için ilamın kesinleşmesinin de zorunlu olmadığı, ilama dayalı takas itirazının icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebileceği- Takas-mahsuba konu olan her iki alacağın da ilama bağlandığı, davaya konu icra dosyasında tarafların yanında alacaklı olarak ............'ın; borçlu olarak da ...............'nin yer almasının her iki ilamda alacaklı ve borçlu konumunda yer alan şikayetçi ..........’nin takas-mahsup talebinin esasının incelemesine engel teşkil etmeyeceği, o halde, mahkemece, borçlu şirket takas mahsup talebinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Borçlunun ...............İcra Müdürlüğüne sunduğu itiraz dilekçesinde borca, ödeme emrine, faiz oranına ve işlemiş faize de itirazı olduğundan miktarın kesin olarak belirlenemeyeceği anlaşılmakla, Bölge Adliye Mahkemesince takip çıkış miktarı dikkate alınarak ilk derece mahkemesi kararının miktar olarak kesin olduğu yönünde yapılan değerlendirmesinin yerinde görülmediği, Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun reddine dair ek kararı kaldırılarak, asıl karara yönelik alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun esasının incelenmesi gerekeceği-
Senedin keşidecisi murisin hayattayken kendisine karşı başlatılan ................ İcra Müdürlüğü'nün .................. Esas sayılı takip dosyasına zamanaşımı itirazında bulunmamış olup, aksine senet üzerindeki imzasını da kabul edecek şekilde senet altındaki imzaya ilişkin ikrarının mevcut olduğu, maddi vakıaya ilişkin bu ikrarın mirasçılar açısından da bağlayıcı nitelikte olduğu, .............. İcra Müdürlüğü'nde .............. Esas sayılı ilamsız icra takibine konu senedin mirasçılar açısından da İİK'nın 68. maddesinde belirtilen imzası ikrar edilmiş senet mahiyetine geldiği, bu aşamadan sonra borçlu asilin mirasçıları tarafından yapılan itirazın bir hükmünün bulunmadığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesince, borçluların istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Konut ve çatılı iş yeri kiralarında kiracının taşınmazı tahliye etmediği veya tahliyeye ilişkin mahkeme kararı olmadığı takdirde, kira sözleşmesinin uzadığının kabulü gerekeceği, burada, kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılmasının yeterli olmadığı, anahtarın da kiraya verene teslim edilmesi gerekeceği, kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiraya veren tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün, kiracıya ait olacağı- Her ne kadar, ........... tarih ve ........... yevmiye no'lu ihtarname ve noter emanet tutanağına göre borçlunun kiralananı 11.05.2020 tarihinde tahliye ettiği, anahtarların ise alacaklı tarafından teslim alınmadığı, işbu nedenle de kiralanana ait 3 adet anahtarın alacaklı şirkete teslim edilmek üzere notere bırakıldığı, emanet tutanağının ise alacaklı şirkete tebliğ edildiği anlaşılsa da akabinde alacaklı yanca noterde düzenlenmiş 15/05/2020 tarihli cevabi ihtarname ile alacaklının keşide ettiği 12.05.2020 tarih ve 6957 yevmiye no'lu emanet tutanağının tebliğ alındığı ve işbu feshin kabul edilmediğinin bildirildiği görüldüğünden, kiralayan alacaklının; anahtarı almaktan kaçındığı ve sözleşmenin borçlular tarafından tek taraflı feshini kabul etmediği, bunun sonucunda da itiraza konu kira sözleşmesinde belirtilen dönem sonuna kadar muaccel olan tüm kira alacağını talep edebileceğinin kabulü gerekeceği- Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, somut olaya dair yapılan inceleme neticesinde; borçlu kefil .............’e ait itiraza konu kira sözleşmesinde sorumlu olduğu azami miktarı gösteren el yazısı ile yazılmış bir ifade bulunmadığı sonucuna ulaşılmışsa da, UYAP üzerinde yapılan inceleme neticesinde, yine aynı kira sözleşmesinin ayrılmaz bir parçası ve eki olduğu belirtilen ve el yazısı ile yazılmış müşterek müteselsil kefalet sözleşmesi başlıklı bir belgenin de dosya içeriğinde mevcut olduğu, işbu belge altının ise tüm ilgililer tarafından imzalandığı görülmekle, 6098 sayılı TBK'nın kefalet sözleşmesinde şekil şartını düzenleyen 583. maddesi gereğince kefalet sözleşmesi için şekil şartlarına aykırılıktan söz edilemeyeceği- Somut uyuşmazlığın değerlendirilmesinde, davacı/alacaklının talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabul edilmesi gerektiği, bu durumda ise İİK'nın 269/d maddesi delaletiyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 68/son maddesinin ilk cümlesinde ifade olunan; "İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir..." hükmünün de uygulama yeri bulacağının anlaşıldığı, o halde Bölge Adliye Mahkemesi’nce, ‘davacının davasının kabulü ile anılan takip dosyasından her iki davalı borçlunun itirazlarının ayrı ayrı kaldırılmasına, takibin her iki borçlu yönünden devamına ve asıl alacağın %20'si oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine’ şeklindeki ilk derece mahkeme kararının yerinde olduğu gözetilmek suretiyle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Takip dayanağı bonoda düzenlenme yerinin bulunmadığı gibi tanzim edenin adı ve soyadı yanındaki adreste de idari birim yazılı olmadığından, tanzim yeri içermeyen dayanak bononun 6102 sayılı TTK'nın 776/1-f maddesi gereğince kambiyo senedi vasfını haiz olmayıp adi yazılı senet niteliğinde olduğu, borçlu .......... tarafından ............ emrine düzenlenen senedin, lehtarın cirosu ile alacaklıya devredildiği anlaşılmakta ise de bu senet bono niteliğinde olmadığı için lehtarın cirosu ile senette mündemiç hakkın takip alacaklısına geçmeyeceği, TBK'nın 184. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak yapılmış bir temlik de bulunmadığından senetteki hakkın takip alacaklısı .........'e devredilmediği, bu durumda adı geçen kişinin takip hakkının da bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece; takip dayanağı senet yönünden yetkili hamil sıfatı bulunmayan alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Alacaklı tarafından fatura alacağına dayalı takip yapılmış olup, borçlunun itiraz dilekçesinde borca, faize ve tüm ferilere açıkça itiraz ettiği, yine itirazın kaldırılması istemine yönelik cevap dilekçesinde de bu itirazı tekrar ettiği, mahkeme sürecinde de borçlu şirket cari hesap kayıtlarına göre takibe konu edilen kadar borcun bulunmadığını beyan ettiği, haliyle borcun açıkça kabul edilmediği gibi ödeme iddiasının da bulunmadığı, yalnızca hukuki ilişkinin kabulünün itirazın kaldırılması için yeterli olmadığı, dolayısıyla borçlunun bahsi geçen beyanlarının alacaklı yanın takipte İİK'nun 68/1 maddesinde belirtilen nitelikte bir belgeye dayanması zorunluluğunu ortadan kaldırmadığı, netice olarak alacağın varlığı ve miktarının İİK'nın 68/1. maddesinde yazılı belgelerle ispatlanamadığı alacağın varlığı ve miktarının tespitinin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla mahkemece itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Asıl borçlu ve/veya ipotekli taşınmaz malikine icra emri gönderilebilmesi için, alacaklı tarafından, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adreslerine noter aracılığıyla hesap kat ihtarının gönderilmesi gerektiği- Kat ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise süreli; hiç gönderilmemiş veya tebligat yapılmamış ise süresiz şikayete tabi olduğu yönündeki Y 12. HD. görüşünde değişiklige gidilerek, İİK 150/ı'da yapılması belirtilen tebligatın ilamlı takipte takip şartı kabul edilip, usulsüz yapılan tebligatın yok hükmünde olduğunun ve bu şikayetin süresiz olarak yapılabileceğinin kabul edildiği-