Vücut ve sıhhate verilen zararlar için ödenen "manevi tazminat alacağının" haczi mümkün olmadığından (İİK. 82/1-11), takas da edilemeyeceği-
Borçlu, borç doğuran hukuki ilişkiyi kabul edip itirazını "ödeme olgusuna" dayandırdığına göre, diğer borçlu ile aralarındaki adi ortaklık sözleşmesi sebebiyle oluşan sorumluluk ilişkisi iç mesele olup genel mahkemelerde değerlendirilebileceğinden, itirazın kaldırılması isteminin icra mahkemesinde incelenmesi sırasında, alacaklının artık İİK'nın 68/1.maddesinde belirtilen bir belgesinin mevcut olup olmadığı üzerinde durulmasına gerek ve yer olmadığı, borçlu itiraz ettiği alacağa yönelik ödeme iddiasını İİK'nın 68.maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığından, borçlunun takibe itirazının kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Kiracı borçlu tarafından yapılan anahtar teslimi ve tahliyenin kanıtlanıp kanıtlanmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece alacaklı tarafından bildirilen tarihin tahliye tarihi olarak kabul edilmesinin gerekip gerekmediği-
Takip talebine uygun olarak düzenlenen ödeme emrinde, 2015 yılı Haziran ve Temmuz ayları kiralarının TL üzerinden, Ağustos ayı kirasının ise USD üzerinden ( fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden) talep edildiği, bu haliyle alacaklının TBK'nun 99. maddesinde düzenlenen seçimlik hakkını Ağustos ayı kira alacağı yönünden yabancı para olarak tahsilinden yana kullandığının anlaşıldığı, bu durumda mahkemece itirazın kaldırılmasına dair hüküm kısmında, TL ve USD alacağı yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken, USD alacağının da TL’ye çevrilmek suretiyle tespit edilen toplam alacak üzerinden karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Alacaklının itirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği ve tarafların da tazminat talebinde bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece, taraflar hakkında, kısmen kabul ve reddine karar verilen tutarlar üzerinden tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde şartları oluşmadığından bahisle tazminat taleplerinin reddinin isabetsiz olduğu-
İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, direnme kararı verilerek ilk karardan farklı bir karar verilmesinin mümkün olmadığı-
İİK'nun 193/2. maddesi uyarınca takip düştüğünden, dolayısıyla borca itiraz konusuz kaldığından, konusu kalmayan borca itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Borçlu tarafından imzası inkar edilmeyen kira sözleşmesinin, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre İİK'nun 68/1. maddesinde sayılan takibe itirazın kaldırılmasını sağlayan belgelerden olduğu- Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçe kısmının son cümlesinde, “...şikayetin kabulüne karar vermek gerekmiştir...” denilmekle, hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinde “...davanın reddine...” karar verilerek çelişki yaratıldığı görülmekle birlikte gerekçenin tamamı gözönüne alındığında bu hususun maddi hataya müstenit olduğu- Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasında davanın reddine karar verildiği halde, hükmün 4 numaralı ilk derece yargılaması bakımından (b) ve (c) bentlerinde vekalet ücreti ve yargılama giderinin “...davalıdan alınarak davacıya verilmesine...” yönünde yanlış taraf lehine hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Alacaklı vekillerine ait olduğu görülen ve borçlunun itirazının kaldırılması talebinden önce, şikayete konu takipte yasal faiz uygulanması gerektiği konusunda taraflar arasında mutabakata varıldığını ifade eden beyan dilekçesinin itirazın kabulü mahiyetinde nitelendirilebileceği-
Yabancı para alacağını içeren takibe yapılan itirazın kaldırılmasında icra inkar tazminatının Türk Lirası üzerinden belirlenmesi gerekeceği-