Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydında emvali metruke olduğu belirtildiğine göre, imar ihya, zilyetlik veya benzeri bir yolla gerçek kişiler tarafından kazanılmasının mümkün olmayacağı-
Hakkında hüküm kurulan H.U. taşınmaz üzerindeki binada bağımsız bölüm maliki olup, kendisine, açılan davada husumet yöneltil­memiş, dahili dava yoluyla davaya iştiraki sağlanmış olduğundan bir kimseye, dahili dava yoluyla taraf sıfatı kazandırılmayacağı ve onun hakkın­da hüküm kurulmasının da doğru olmadığı-
Dava konusu taşınmazın tespit tarihinde yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman - çalılık yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğu belirlendiğine göre, taşınmazın orman olmadığı hususu, ancak yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilebileceği; bu durumda tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas teşkil edeceği-
Doğal sit alanları ve 3. derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların, koşulları oluştuğunda zilyetlik yoluyla kazanılabileceği-
Belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup, Bakanlıkça tespit edilecek alanlarda bulunan Hazineye ait taşınmazlardan, 31.12.2000 tarihinden önce üzerinde yapılanma olanların; öncelikle yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine satılmak ya da genel hükümlere göre değerlendirilmek üzere ilgili belediyelere bedelsiz olarak devredilmesi gerekeceği- Bu şekilde devredilen taşınmazların haczedilemeyeceği ve üzerinde üçüncü kişiler lehine herhangi bir sınırlı ayni hak tesis edilemeyeceği, bu taşınmazların, belediyelerce öncelikle talepleri üzerine yapı sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerine, rayiç bedel üzerinden doğrudan satılacağı-
Dava konusu taşınmaz su altında kalması nedeniyle kamu emlakine dönüşmüştür; ancak tespit tarihine kadar ka­zanma koşulları oluşmuş ise, davacının mülkiyetinin tespitini izlemekte hukuki yaran bulunmaktadır, kadastro tutanağına göre taşınmazın tapulu olduğunun kabulü gerekeceğinden tapu kaydının revizyon görüp görmediği, görmemiş ise yüzöl­çümü belirlenip tespitine karar verilmesinin gerekeceği-
Çekişme konusu taşınmazın belirlenen kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı anlaşıldığına göre; davacı Hazinenin temyiz itirazının yerinde olmadığı-
Kural olarak deniz ve göllerden doldurularak elde edilen yerler devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğundan özel mülkiyete konu olamayacakları-