Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı, geçit ihtiyacının davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenip, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibinin dikkatten kaçırılmaması gerektiği-
Yerel bilirkişi ve tanıkların orman içi otlakiye olduğunu ifade ettikleri bu alandan hangi köyün yararlanacağı noktasındaki çekişmeli durumda Devlet ormanı içinde bulunan bu gibi yerler üzerinde taraf köylerden birinin üstün hakkı olmayıp yararlanmalarının orman işletme müdürlüğünün izni ile mümkün olacağı-
Sazlık ve bataklık niteliğindeki bir yerin dayanılan tapu kayıt kapsamı içerisinde kaldığı saptansa bile, bu nitelikteki bir yerin imar-ihya koşulu gerçekleşmeksizin özel mülkiyete konu olamayacağı-
Bir yerin çayır olması mutlak suretle zilyetlikle kazanmaya elverişli olmadığının kabulünü gerektirmez ise de bu yerin özellikleri ve kullanma biçimi, özellikle de taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılan parsel içinde kalması mera bütünlüğünü bozacağından o yerin meradan açıldığını ve zilyetlikle kazanılamayacak yerlerden olduğunu gösterebileceği-
Kamu malı, niteliğinde bulunan bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesi ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tescilinin mümkün bulunmadığı-
22.05.2007 tarihinde kabul edilen ve 30.05.2007 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 5663 sayılı Kanunla, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. Maddesinin 1. Fıkrasının 2. Cümlesi değiştirilmiş "Ancak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma bölge kurullarınca birinci gurup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez" hükmüne yer verilmiş olup, yeni yasal düzenlemede "...birinci gurup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarının" zilyetlikle kazanılamayacağı öngörüldüğünden, doğal sit alanları ve 3. Derece arkeolojik sit alanlarında bulunan taşınmazların koşullar oluştuğu taktirde, zilyetlik yoluyla kazanılmalarının mümkün hale geleceği-
Taşınmaz orman kadastrosu sınırları içinde ve fiilen orman olduğuna göre, yapılan yolsuz tescilin mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve her zaman tapu iptal davasının açılabileceği-
Nizalı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğu , ancak kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 10.12.1952 ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Geçit hakkı ihtiyacı tapulama harici bırakılan yerlerden karşılanamayacağı, bu tip yerler Devletin hüküm ve tasarrufunda olup, özel mülkiyete konu olamayacağı-