Önalım davalarında fiili taksime değer verilmesi için taksimin yazılı olarak yapılması ya da taşınmazın çok sayıda paydaşının bulunması halinde tüm paydaşları tarafından fiilen kullanılan bölümlerin olmasının gerekmediği- Davacının kullandığı ve davalıya pay satan kişilerin kullandığı ayrı ayrı bölümler var ise satıcı zamanında kullanıma karşı çıkmayan, o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı nedeni ile önalım hakkını kullanmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı-
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale geleceği, önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olacağı- Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olduğu, önalım davasında dava konusu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi gereğince hükümden önce mahkemece belirlenecek uygun bir zaman içinde depo edilmesi için davacıya süre verilmesi gerekeceği-
Yasal ön alım hakkından bahsedebilmek için paylı mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmazdaki payın üçüncü şahsa satılması gerektiği, bu hakkın satışının pay konusu olduğu, gerçek bir satışın konusu olmayan, satış mahiyetinde bulunmayan pay temliklerinde kanuni ön alım hakkının doğmayacağı, yine kural olarak, hibe ile temlikin amaçlandığının iddia edildiği durumlarda, payı temlik alan davalı muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenmeyeceği, öte yandan akrabaya satışta ortada satış sözleşmesinin bir unsuru olan bedel zikredilmiş olsa bile bunu mücerret bir satış olarak kabul etmeye imkan bulunmadığı, somut olayda ise pay satışı, davalının evlat edinilmesi kararının kesinleşme tarihinden çok önce olup, satışın gerçekleştiği sırada davalı, satış yapan pay malikinin evlatlığı ya da akrabası olmadığından satış tarihinden evvel davalının, pay malikinin bakımını uzun zamandır üstlenmesi de evlatlık ilişkisinin kurulması için yeterli olmayacağından, davacının ön alım hakkının bulunduğunun kabulü gerektiği-
Önalım hakkını kullanan kişinin payı satın alana ödemekle yükümlü olduğu bedel hibede olmadığından, önalım hakkını kullananın hiçbir bedel ödemeden payın kendisine devrini istemesinin mümkün olmadığı- Kural olarak, payı satın alan tarafından temlik işleminin satış olarak gösterilmekle birlikte gerçekte hibe olduğu savunmasında bulunulması halinde, yani, hibe ile temlikin amaçlandığının iddia edildiği hallerde, payı temlik alan davalı muvazaalı resmi işlemin tarafı olduğundan ve hiç kimse kendi muvazaasına dayanamayacağından muvazaa iddiasının dinlenmeyeceği- Pay satışı, davalının evlat edinilmesine dair verilen kararın kesinleşme tarihinden çok önce olduğundan,ve satışın gerçekleştiği sırada davalı, satış yapan pay malikinin evlatlığı veya akrabası olmadığından ve satış tarihinden önce davalının, pay malikinin bakımını uzun süredir üstlenmesi evlatlık ilişkisinin kurulması için yeterli olmadığından, davacının önalım hakkının bulunduğunun kabulü gerekeceği; satış tarihinde davalı üçüncü kişi durumunda olup, önalım hakkı satış ile kullanılabilir hale geldiğinden iyi niyet kuralının bu olayda tartışılmasının mümkün olmadığı, davacı önalım bedelini depo etmiş olduğundan, davacının önalım hakkının bulunduğu-
Mazeret üzerine gelmeyen tarafın duruşma gününü mahkeme kaleminden öğrenmesine ya da masrafı karşılandığında yeni duruşma gününün tebliğine karar verilemeyeceği- Duruşma gününün mazereti kabul edilen tarafa davetiye ile bildirilmesinin yasal zorunluluk olduğu-
Önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemi-
Satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2.maddesinde düzenlenen dürüst davranma ilkesi ile bağdaşmayacağı, dolayısıyla, davacının isteminin reddi gerekeceği-
Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir hak olduğu, bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğacağı ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale geleceği, dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı üçüncü kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla resmi satış senedinde satış bedelinin yüksek gösterildiğini ileri sürebileceği ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabileceği-
Önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil-
HMK m. 125/2'ye göre davacı, davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralanın yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olacağı, açıklanan bu hüküm karşısında yargılama yapılarak işin esasına yönelik karar verilmesi gerekirken, davalı hakkında davanın tefrikine karar verilmesinin doğru olmadığı-