Feragatin kesin hükmün hukuki neticelerini doğurduğu ve karar kesinleşinceye kadar her zaman yapılmasının olanaklı olduğu- Birleştirilen davanın ayrı bir dava niteliğinde olmasından asıl davadaki müdahil davacıların talebiyle ilgili bu dosya üzerinden karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Ortaklığın giderilmesi davalarında, davacı davasından feragat etse bile davalılardan birinin davaya devam etmek istemesi halinde mahkemece davaya devam edilerek işin esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
Davacı vekilinin davalının ibraname tarihinden sonraki kısmi feragat beyanının, önceki ibranın tüm takip dosyası alacağına yönelik olması nedeniyle geçerli olmadığı, bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği; temyiz edilen ve fakat henüz temyiz Dairesince görüşülmeyen bir karar, usûl hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragatin mümkün olduğu- Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, hâkim karar verdikten sonra dahi belgelendirilen feragat üzerine davanın bu nedenle reddine karar verebilir ise de Yargıtay uygulamalarında hüküm temyiz edildikten sonra vaki feragat üzerine mahkemece kendiliğinden bir karar verilmeyerek Yargıtay’ın bu konuda (feragat konusunda) mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair verilecek kararından sonra ancak dosyayı ele alabileceği ve feragate dayanarak davayı reddedebileceği- 
6552 sayılı Kanun'dan yararlanmak için davasından feragat eden davacının Kurum'a yapmış olduğu başvurunun reddi halinde "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğinden" feragate rağmen davacının her zaman dava açma hakkı bulunduğu gibi, feragat olsa dahi kurumun re'sen tescil yetkisini bulunduğu-
Mahkemece davanın reddine karar verilip davadan el çekildikten sonra taraf vekillerince verilen dilekçelere istinaden ek karar ile davanın feragat nedeniyle reddine, davalı yana vekalet ücreti tayin ve takdirine yer olmadığına karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı-
Davalı şirketin yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkin davada, davacılar vekilinin davadan feragate ilişkin beyanının -vekaletnamesinde HMK. mad. 74 'e uygun şekilde bu konuda özel bir yetkisi bulunduğu da gözetildiğinde- HMK. mad. 307 vd.  uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu; feragati teminen onanan yerel mahkeme kararının kadırılması, yerel mahkeme kararının bozulması, bozma sebep ve biçimine göre davalı vekilinin karar düzeltme isteminin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
“İlamdan doğan alacak haklarım saklı kalmak kaydıyla ve yeniden icra takibi yapma hakkımı saklı tutarak icra takip hakkımdan şimdilik feragat ediyorum” şeklinde beyanda bulunmanın, hakkın özünden feragat anlamına gelmediği, esas haktan feragatın açık bir şekilde yapılması gerekli olduğundan, hakkın özünden değil, sadece takipten feragat edildiği, takipten feragate rağmen, esas hak, hukuki varlığını korumaya devam ettiğinden, alacaklının, alacağının tahsili için dava veya yeniden icra takibi yoluna başvurabileceği-
Davadan feragat edildiğinden, yerel mahkemece bir hüküm kurulması için kararının bozulması gerektiği-
Davalı yüklenici ile diğer davalı arsa sahibi arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle davacının bedelini ödeyerek aldığı bağımsız bölümün tapu kaydının iptal edilmesi ile sonuçlanan süreçte davacı geçerli olarak devraldığı ve sonrasında tapu kaydı iptal edilen taşınmaz için ödediği 50.000,00 TL bedelin davalılardan tahsiline-