8.01.2008 düzenlenme tarihli bonoda “ödeme günü” kısmında 08.07.2017 tarihinin yazılı olduğu, senet metninde ise vadenin “8 Temmuz 2018” olarak gösterildiği, bu haliyle bonoda çift vade olduğu anlaşılmakta olup, bu husus mahkemece re’sen gözetilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Davacı bankanın davalı kefilden talep edebileceği asıl alacak miktarının kaynak kullanım destekleme fonu, cezai faiz ve gecikme zammının toplamı olduğu, mahkemece davalının itirazının bu miktar üzerinden iptaline karar verildiği ve ancak bu miktarı oluşturan cezai faiz ve gecikme zammının mahiyetinin yanlış değerlendirilmesi sonucu asıl alacağın daha az bir meblağ olduğunun kabulü ile bu miktar alacağa takip tarihinden itibaren temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmesinin doğru olmadığı, mahkemece asıl alacak ile temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizinin saptanması, asıl alacak ve dava dışı asıl borçlunun işlemiş temerrüt faiz borç miktarı toplamı davalının kefalet limitinin üstünde kalırsa kefalet limitini geçmeyecek şekilde itirazın limit miktarı üzerinden limit altında kaldığı takdirde ise toplam miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece itirazın iptaline karar verilmekle, TBK.'nun 121. maddesine aykırı olmayacak şekilde, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reoskont faiz oranının uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hükmolunan miktarın % 40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
HGK. 28.05.2019 T. E: 2017/23-850 , K: 626-
Davacının aracının çalıştırılmaması nedeniyle uğradığı kazanç kaybı istemi- Davacının başka bir işte çalışması nedeniyle elde ettiği gelirin hesaplanan kazanç kaybı bedelinden düşülmesi gerektiği- Dava tarihinden sonra doğacak haklar için (aynı davada) karar verilmesinin mümkün olmadığı, mahkemece davacının çalıştırılmadığı tarihleri arasında hesaplanan kazanç kaybı tazminatına hükmedilmişse de, her dava açıldığı tarihteki duruma göre hükme bağlanacağından, davanın açıldığı tarih nazara alınarak bu tarihe kadar tazminata hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden sonraki dönem için de tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu-  Mahkemece, kazanç kaybı tazminatı miktarına hesaplanan gecikme faizinin de eklenerek belirlenen bu tazminat miktarına yeniden dava tarihinden itibaren faiz işletilerek hüküm kurulmasının (faize faiz yürütülerek karar verilmesinin) hatalı olduğu-
Rücuen tazminat istemi- Reeskont faizine hükmedilmesi talep edildiği halde, mahkemece davacı TEDAŞ’ın tacir olduğu ve reeskont faizi talep edebileceği düşünülmeden yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davalı Ltd. Şti'nin meydana gelen iş kazasında belirlenen kusur oranı %5 olduğu halde, mahkemece bu kusur oranına davada taraf sıfatı bulunmayan davalı şirket ortağı ve dava dışı yöneticisinin %5’lik kusur oranı da eklenerek %10 kusur oranı üzerinden hesap edilen tazminat miktarı üzerinden davalı şirket aleyhine hüküm kurulmasının hatalı olduğu- Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların kusur oranlarına göre belirlenen tazminat miktarına, ödeme tarihinden dava tarihine kadar hesaplanan faiz oranının da eklenerek belirlenen bu tazminat miktarına yeniden ödeme tarihinden itibaren faiz işletilerek hüküm kurulmasının (kanunun emredici hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülerek karar verilmesinin) hatalı olduğu-
İcra takip talebinde reeskont faizi olarak talep edilmesi halinde, talep aşımında bulunularak avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu-
Kurum zararının tazmini istemi-
Davalının üstteğmen olarak görevli iken 12.09.2008 tarihinde mecburi hizmet yükümlülüğü tamamlanmadan Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilişiğinin kesildiğini, 926 sayılı yasanın 112. maddesi gereği hesaplanan 122,270,27 TL öğrenim, eğitim ve yetiştirme masrafı, ayrılış tarihi olan 03.02.2010 tarihine kadar işleyen 71.696,12 TL faiz ve 632.490,16 TL ceza-i şart tutarı olmak üzere toplam 826.456,55 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline-
Arsa sahipleri ve davalı kooperatifin tacir olmadığı, bu nedenle dava konusu cezai şart isteminin dayanağını oluşturan taraflar arasındaki inşaat sözleşmesindeki miktarın çok aşırı olup, tarafın mahvına sebep olabileceği- Mahkemece aşırı olan cezai şart miktarında hakkaniyete uygun tenzilat yapılması gerektiği-