Davalıların eyleminin haksız fiil niteliğinde olduğu, süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunulduğu, işbu davada zamanaşımı yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak bulunmadığı, cezanın üst sınırına göre ceza zamanaşımı süresinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 5 yıl, uzamış zamanaşımı süresinin ise 7,5 yıl olduğu, davacının 2000 yılında davalı şirkete para yatırdığı buna karşın eldeki davanın 2013 yılında 7,5 yıllık zamanaşımı süresinden sonra açıldığı gözetilerek Mahkemece zamanaşımı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği, temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekeceği-
Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edene 23.11.2022 tarihinde tebliğ edildiği halde, temyiz dilekçesi belirli süre geçirildikten sonra 08.12.2022 tarihinde verilip kaydettirildiği, davacıların temyiz yoluna başvurusu süresinde olmadığından, 5311 sayılı Kanunla değişik İİK.nun 364/2. maddesi ve 6100 Sayılı HMK'nun 366.maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddi kararı doğru olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerekeceği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 361/2. maddesi uyarınca davada haklı çıkan tarafın ancak hukuki yararı bulunmak şartıyla hükmü temyiz edebileceği-
2.3.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 25. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 364/2.maddesine göre, temyiz yoluna başvurma ve incelemesinin, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre yapılacağı, 6100 Sayılı HMK’nun 361/1. maddesi uyarınca ise, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği-
Geçerli şekilde ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla paranın tahsili istemine ilişkin davada, Y. Grubu şirketlerinin fiili ve hukuki irtibat halinde oldukları, birlikte hareket ederek para toplama amacıyla davacının dayandığı belgeler karşılığında para tahsil ettikleri, ortağın sermaye olarak verdiğini isteyemeyeceğine dair yasal düzenlemeyi kullanarak para yatıran kişileri grup şirketlerden herhangi birinde veya birkaçında düşük nominal bedellerle şeklen ortak gibi gösterdikleri, tahsil ettikleri parayı ise muhasebe kayıtlarına yansıtmayarak para iade taleplerini reddettikleri, böylelikle haksız fiilde bulunduklarının anlaşıldığı, alacağa müstenit olduğu iddia olunan belgenin incelenmesinden, davalı şirketlerden Y. Holding A.Ş.'nin unvanının antette bulunduğu, hisse devir kabul sözleşmesi adını taşıdığı, belge ile beraber davalı şirketin hisselerinin toplamda 82.794 DM karşılığında dava dışı E. R.'tan devralındığı, hisse bedelinin ödendiği tarihin ise 15.02.2001 olduğu, devreden ve devralanın imzalarının belge üzerinde bulunduğu tespit olunmuş olup davacının dayandığı işbu belgede davalı şirketin anteti bulunduğundan davalıların, davacının alacak talebinden sorumlu olduğu gözetilip davalıların zamanaşımı itirazı da değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceği- Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekeceği-
Hükmü temyiz etmeyen alt işverenler yönünden bozma sebeplerine göre davanın reddine karar verilmesinin usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlali mahiyetinde olduğu-
Ön alım hakkına ilişkin taleple birlikte Bölge Adliye Mahkemesince ipoteğin fekkine de karar verildiğinden ve ipotek bedeli 222.000,00 TL olup 1.000.000,00 TL'ye kadar borcu teminat altına aldığından Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin davalı ve fer'i müdahil vekilinin temyiz talebinin reddine ilişkin ............ tarihli ek kararlarının kaldırılarak verilen karar temyiz kesinlik sınırının üzerinde olduğundan işin esasına girilmesi gerekeceği- Davacının diğer elbirliği hissedarlarını davaya dahil etmeden adına tescil talep etmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle tapudaki payda davacı ile birlikte elbirliği maliki olan diğer hissedarların davaya muvafakatinin sağlanması, mümkün olmadığı takdirde terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere davacıya uygun bir süre verilmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde tapudaki hissede elbirliği ile malik olan davacı adına tescile karar verilmesinin doğru olmadığı- Davacı tarafa usulüne uygun süre verilip ipoteğin fekki talebi yönünden ipotek lehtarı da taraf gösterilerek ayrı bir dava açıldıktan sonra bu dava ile eldeki dava birleştirilip sonucuna göre ipoteğin fekki yönünden de bir karar verilmesi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • kayıt gösteriliyor