Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ve ecrimisil istemi-
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca bölge adliye mahkemesince verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabilir. Temyiz dilekçesinin süresinden sonra verilmesi hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Taraflar arasındaki muhdesatın tespiti davasından dolayı..
Temyiz hakkının kullanılabilmesi için sadece temyiz harcının yatırılması yeterli olmayıp kanun yolu başvuru dilekçesinin de fiziki ortamda havale ettirilmesi ya da UYAP üzerinden gönderilmesi gerektiği, buna göre temyiz dilekçesinin kaydedildiği tarihte kararın temyiz edilmiş sayılacağının kabul edilmesi gerektiği- Direnme kararının davalı vekiline elektronik tebligat yoluyla 18.11.2023 tarihinde tebliğ edilmesiyle başlayan iki haftalık temyiz süresinin 04.12.2023 tarihinde saat 23.59.59 itibarıyla sona erdiği, temyiz dilekçesinin ise bu süreden sonra sisteme kaydedildiği anlaşıldığından temyiz başvurusunun süresinde yapılmadığı , davalı vekilince temyiz harcının süresinde yatırılmasının yeterli olmadığı, temyiz dilekçesinin de süresinde verilmesi ve sisteme kaydedilmesi gerektiği, temyiz dilekçesi davalı vekili tarafından 04.12.2023 tarihinde saat 23.55.34'te elektronik imza ile imzalanmış ise de elektronik imza ile belge imzalamanın UYAP ortamında yapılan bir işlem olmadığı gözetildiğinde davalı vekilinin temyiz başvurusunun süresinde olmadığı -Süreler üzerinde hâkimin tasarruf yetkisi bulunmamakta olup bu sürelerin yargılamanın her iki tarafı açısından geçerli olduğu, sürelerde yapılacak esneme hukuki güvenliği zedelemek anlamına gelip bu husustaki esnemenin gidebileceği son noktanın da öngörülemediği, bu hâliyle yapılan değerlendirme kanunda belirtilen sürenin uygulanması olup aşırı şekilcilik teşkil etmediği-Davalı vekilinin temyiz iradesini temyiz harcını yatırması ve temyiz dilekçesini elektronik imza ile imzalaması ile ortaya koyduğu, buna göre temyiz dilekçesinin 00.00.54'te sisteme kaydedilmesi nedeniyle temyiz iradesinin yok sayılmasının mahkemeye erişim hakkının engellenmesi anlamına geleceği, davalı vekilinin temyizi süresinde olduğundan ön sorunun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşün Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Alacak miktarı, likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddi gerektiği- Uyuşmazlık konusu olan icra inkâr tazminatının hesaplanmasında esas alınacak, davaya konu edilen asıl alacak tutarın direnme kararının verildiği 25.05.2023 tarihinde geçerli olan 'temyiz edilebilirlik sınırı'nın altında olduğundan anılan karara karşı temyiz edilemeyeceği- Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların artışında, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemelerince nihaî olarak karara bağlanmış davalar ile bölge adliye mahkemesi kararı üzerine yeniden bakılan davalarda ve Yargıtay'ın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece yeniden bakılan davalarda uygulanmayacağının düzenlendiği, bu durumda Özel Daire bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararında karar tarihi itibariyle parasal sınırların artışının dikkate alınamayacağı, ön sorun bulunmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşün kabul edilmediği-
Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasının gerekeceği- Bu ön koşulların bulunması halinde ise 2004 Sayılı Kanun'un 278,279 ve 280 inci maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerekeceği - Özellikle İİK'nın 280 inci maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer taraflarınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden, yapılan işlemde mal kaçırma kastının irdelenmesi gerekeceği - Öte yandan 280/3 maddesine göre öngörülen karinenin somut olayda mevcut olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekeceği-
Temyiz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği-
Vekilin, istifa veya azli de söz konusu olmadığına göre yetki belgesi ile duruşmaya giren vekil huzurunda karara çıkartılarak yine yetkili avukata yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu-
İstinaf yoluna başvurmayan tarafın temyiz yoluna başvuramayacağı, ancak hukuki yararının bulunması halinde temyiz yoluna başvurabileceği, somut olayda, İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekiline tebliğ edilip sonrasında istinaf harcının tamamlanması hususunda muhtıra da tebliğ edilmiş olmasına rağmen süresinde istinaf harcını tamamlamadığı için istinaf etmemiş sayılmasına karar verildiği ve bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının davalı yönünden kesinleştiği- Davacı ile davalı arasında imzalanan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye istinaden de tarafların aldıklarını iadesi gerektiği, sözleşmeye konu senetlerin "emre yazılı senet" vasfında olduğu ve senetlerin tüketici yönünden geçersiz olduğu, bu geçersizliğin senedi ciroyla devralan iyiniyetli olsun veya olmasın üçüncü kişileri de bağlayacağı, senetlerin davacı tüketici yönünden iptali gerektiği, senetler kambiyo senedi olması ve geçersizlik-iptal hususunun sadece davacı yönünden söz konusu olması sebebiyle senetlerin davacıya iadesi talebinin reddi gerektiği ancak davaya konu senetlerin davalı ile yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden verildiği, diğer davalılar ile davacı arasında doğrudan bir ilişkinin olmadığı-
Özel Daire kararının davacı vekiline 20.12.2022 tarihinde tebliğ edilmesiyle başlayan iki haftalık temyiz süresi 03.01.2023 tarihinde sona ermiş olup, davacının UYAP üzerinden 04.01.2023 tarihinde elektronik imza ile imzaladığı temyiz başvurusunun süresinde olmadığı-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • ...
  • kayıt gösteriliyor