Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı- Mahkemece "aynı ilama dayalı birden fazla alacaklı için ayrı ayrı icra takibi yapılmasında yasaya uymayan usulsüzlük bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı-
Davacıların murisi kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu bulunsa da, kusur durumu diğer hususlar göz önüne alınarak bir miktar da olsa hakkaniyete uygun ölçüde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Haksız eylem failinin, haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılacağı ve zarar görenin, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahip olduğu-
Yerel mahkemece, "alışveriş merkezinde kuruluş aşamasındaki şartların değiştiği, sözleşme kuruluş aşamasında vaat edilen üst gelir grubuna yönelik alışveriş merkezi, moda merkezi yapıldığına ilişkin durumlarda değişiklik mevcut olduğu, davacı kiracı yönünden edimde dengesizlik yapıldığı, alışveriş merkezinin açılışındaki değerini kaybettiği, kiracının alışveriş merkezi müşteri portföyü alım değerlerinin düştüğü, taşınmaz yerin kullanım değerinin olumsuz anlamda değiştiği, değerin düştüğü" gerekçesiyle kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin talebinin kabulüne karar verilmişse de; kira sözleşmesinde, davalı kiraya verenin, alışveriş merkezinde yer alacak markalara yönelik bir taahhüdünün bulunmadığı, alışveriş merkezinin durumunda değişiklikler olabileceğinin tacir olan davacı yönünden öngörülebilir bir durum olduğu, ayrıca tarafların daha sonra (2009 yılında) kira bedelini yeniden belirledikleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, kira sözleşmesinde işlem temelinin çöktüğünden (TBK. mad. 138) bahsedilemeyeceği ve bu nedenle mahkemece uyarlamaya ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesinin amaçlanması ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, TBK. mad. 56 uyarınca hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılması gerektiği- Aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; reddedilen her bir dava yönünden de davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti taktir edilmesi gerektiği-
Davacı anne için oğlunun ölümü ile ilgili olarak ve kızının yaralanması ile ilgili olarak yarı yarı manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği ve toplamda 15.000,00 TL manevi tazminatın az olduğu- Kazaya neden olan "ticari araç" olup taşıma sözleşmesi bulunduğundan ticari temerrüt faizi de talep edilebileceği-
Davacıların kazada oğullarının yaralandığını, buna çok üzüldüklerini belirttikleri davada, davacı baba için 5.000,00 TL ve davacı anne için 5.000,00 TL manevi tazminatın bir miktar az olduğu- Yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmadığı, ıslahla dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminatın istenemeyeceği, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat miktarının da ıslahla artırılamayacağı- Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağı-
Davalıların sürücüsü, maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın kaldırımın yanında minibüs bekleyen yaya davacıya tam kusurlu olarak çarptığının savunulduğu davada, davacı lehine 7.000,00 TL 'lik manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu-
Kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminatının az olduğu- Ziynetlerden 10 adet bileziğin erkek tarafından bozdurularak otomobil alındığı erkeğin kabulünde olarak, bu ziynetlerin iade edilmemek üzere verildiği hususunun da erkek tarafından kanıtlanmadığı anlaşıldığından bileziklerin dava tarihi itibariyle değerlerinin belirlenerek erkekten tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından, tarafların evlilik birliklerinin devam ettiği dönemde davalının sevk ve idaresindeki araç ile gerçekleşen tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, tedavisi bitmeden davalının davacıyı terk ederek boşanma davası açmasının da davacıyı yıktığı belirtilerek açılan manevi tazminat davasında, 5.000,00 TL manevi tazminatın bir miktar az olduğu-