Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davalılar arasında Zorunlu Mali Sorumluluk sigortacısı da bulunduğu, zorunlu mali sorumluluk sigortasından kaynaklı davalar ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesi görev alanı içinde bulunduğu-
Sigorta şirketinin, davayı sigortalısının halefi olarak açtığından bahisle, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerektiği- Sigortalı ile zarar arasındaki ilişkinin kira sözleşmesinden kaynaklandığı, HMK mad.4'e göre davada "Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu-
6102 sayılı TTK'ya eklenen geçici 9. maddesi uyarınca göreve ilişkin hükümlerin 6102 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmayacağı-
İİK'nın 89. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkin davanın genel mahkemede değil "icra mahkemesinde" görülmesi gerektiği-
Nüfus kaydının düzeltilmesi davalarına Nüfus Müdürlüğü temsilcisinin katılımıyla asliye hukuk mahkemesinde bakılacağı-
Gerekçeli kararın davacı vekilin işyerindeki çalışanına verilerek tebligatın yapıldığına ilişkin, SGK kayıtları ile vekilin işyerinin bulunduğu yerde yapılan kolluk araştırması sonucunda davacı vekilinin daimi çalışanının bulunmadığı tespit edildiğinden, gerekçeli karar tebliğine ilişkin tebligatın usulsüz olduğu-
Davacı Kurum'un, davalının eşine yapılan ödemelerin yersiz olduğu ve bu ödemelerden davalının da sorumlu olduğu gerekçesiyle haksız fiil hükümlerine göre zararın tahsilini talep ettiği davada, 5510 sayılı Kanun’un 56/son ve 96. maddesi, yapılan yersiz ödemelerin hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almak amacıyla boşanan eşten geri alınmasını düzenlemekte olup, davacı kurum ile davalı arasında sigortalılık ilişkisi bulunmadığından ve davalının eski eşi ile Kurum arasında sigortalılık ilişkisinin kurulması, davalıya 5510 sayılı Kanun’un 56. maddesi bağlamında herhangi bir sigortalılık statüsü kazandırmadığından iş mahkemelerinin görev konusuna giren bir ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın haksız fiile ilişkin hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği, davanın iş mahkemesinde değil genel mahkemede görülmesi gerektiği-
Davacının, kendisine takılan bilezikleri ödünç olarak davalıya verdiğini, ancak geri alamadığını ileri sürerek açtığı davada, davalı, davacının kayınpederi olduğu gibi taraflar arasında da aile hukuku kapsamında bir ilişki mevcut dolmadığından ve taraflar arasında karz akdi bulunduğundan davaya "aile mahkemesince" değil, genel mahkemece bakılması gerektiği-
OHAL ile ilgili mevzuat hükümlerine göre adına nemalandırılmak üzere Toplu Konut Fonuna yatırılmış olan tazminatın davalı bankadan tahsiline ilişkin alacak davasının tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği- "Davacı adına yatırılan paranın bankada olmasının davacının bankayla yaptığı bir sözleşmeye veya hukuki işleme dayalı olmayıp fon ile banka arasındaki işlemden kaynaklandığı dolayısıyla, 6502 sayılı TKHK kapsamında tüketici işleminin bulunmadığı, tahsili istenen tazminatın mesleki nedenlerle tahakkuk ettirilmiş olduğu, bu sebeplerle ticaret mahkemelerinin görevli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Davacı tacir ise de, davalı tacir olmadığı gibi, alacak davasın konu ihtilaf da TTK'da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığından, davanın, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-