Dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun amir hükmü gereğinin olduğu- Şirket tasfiye halinde ise tasfiye memurlarına yeniden tebligat yapılması gerektiği-
"Davacı hissedarın işte olduğuna" ilişkin araştırmanın komşusundan sorularak yapıldığı belirlenmişse de, (komşunun) bu beyanı yaptığının tevsiki için bu şahsın imzası alınmadığı gibi, imzadan imtina edip etmediğinin de tebligat evrakına yazılmadığı, matbu olarak "imzadan kaçınarak sözlü/imzalı beyanı" şeklinde bir ibarenin geçtiği, bu durumda tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve taşınmazın hissedarına yapılan satış ilanı tebliği usulsüz olduğundan ihalenin feshi gerektiği- "Tebligat memurunun Teb. K. m. 30'a uygun olarak komşunun beyanını aldığı, ve komşunun "muhatabın bu adreste oturduğu, o an işe gittiği" beyanının alındığı, imzadan kaçındığının da tebligat tutanağına tevsik edildiği anlaşıldığından,  satış ilanına ilişkin tebligatın usulüne uygun yapıldığı ve bu nedenle ihalenin feshi kararının isabetsiz olduğu" şeklindeki karşı oyun ise kabul edilmediği-
Posta memuru tarafından düzenlenen tebligat tutanağı resmi mercii tarafından düzenlenen belge niteliğinde olup, tutanağın aksinin ancak aynı kuvvette ve tutanağa denk yazılı belge ile ispat edilebileceği-
Komşunun, apartman görevlisi veya yöneticisi gibi kimselerin muhatabın işe gittiği “çarşıya çıktığı” gibi beyanlarının muhatabın tebliğ adresinden geçici olarak ayrıldığını kabul etmek için yeterli olduğu- Tebligat, Tebligat Kanunu ve Tebligat Yönetmeliğine uygun olarak yapılmış olup mevzuatta haber verilen komşunun adresinin yazılacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından usulsüz tebliğ şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçi borçlu şirkete gönderilen satış ilanının tebliğ tarihi itibariyle yetkilisi olmayan kişiye tebliğ edildiği görüldüğünden tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Borçluya (varsa vekiline) satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu-
Tebliğ memurunun muhatabın adreste bulunmama sebebini, borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceği, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden "geçici il dışına gittiği" açıklaması ile yetinerek muhtara tebliğ ve 2 nolu fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlamış olmasının usulsüz olduğu- Usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile tebliğ tarihinin İİK. 103. davetiyesinin tebliğ edildiği tarihe göre düzeltilmesi gerektiği-
Borçlunun takip talebinde gösterilen ve ayrıca mernis adresi olarak tespit edilen adresine gönderilen ödeme emri tebligatlarının, tebliğ mazbatasına göre ''muhatap tebliği en yakın aza beyanı soruldu tanınmadığını ve yeni adresinin bilinmediğini sözlü beyan ettiği, evrak tebliğ edilememiştir, çıkış merciine iade'' şerhiyle 03.10.2020 tarihinde iade döndüğünün, daha sonra aynı olan mernis adresine tebligatın çıkartıldığının ve ''adrese gidildi, muhatabın tanınmadığı aza beyanından anlaşıldı, gösterilen adres tebliğ adresi olduğundan mahalle muhtarlığına tebliğ edilerek 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı'' şerhi ile TK’nın 21/2. maddesi uyarınca 18.11.2020 tarihinde imza edilerek tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, İstanbul İl Göç İdaresinin 21.05.2024 tarihli yazı cevabı ile şikayetçi borçlunun 11.05.2020 başlangıç tarihli uzun dönem ikamet izni kaydı bulunduğunun bildirilmesi üzerine ve tebliğ yapılan adresin AKS kaydına göre tebliğ tarihinde kayıtlı mernis adresi olması, tebligat zarfında adresin mernis adresi olduğu ve TK'nın 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılması gerektiği şerhinin verildiği ve iade tebliğde adreste tanınmadığının tespiti yapıldığına göre tebligatın şerh itibari ile TK 21/2 . maddesine göre usulüne uygun olduğu anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Örnek (7) nolu ödeme emrinin borçlunun adresine "Muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşu ............' dan sorulmuş, muhatabın çarşıya gittiği sözlü beyan edilmiş, imzadan imtina edilmiştir. Tebligat .......... Muhtarı ........... imzasına 26.05.2023 tarihinde teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. En yakın kapıcı ............' a haber verilmiştir." şerhi ile 26.05.2023 tarihinde tebliğ edildiğinin ve söz konusu tebligatta muhatap borçlunun tebliğ anında "çarşıya" gittiği belirtilmiş olup, muhatabın kısa süreli adresten ayrıldığının tebliğ mazbatasından anlaşıldığı, bir başka ifade ile tebligatta "dışarıda, şehir dışında" gibi bir ibare söz konusu olmayıp, hayatın olağan akışına göre gün içerisinde muhatap borçlunun adrese geleceğinin anlaşıldığı, dolayısı ile muhatap çarşıya gitmiş olmakla tevziat saatinden sonra dönüp dönmeyeceği hususunun araştırılmasına gerek olmadığı, tebligatın bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun olduğu-
Beyanına başvurulan komşunun kim olduğunun iade edilen tebligatta yazılmamış olmasının daha sonra TK’nın 21/2. maddesi kapsamında yapılan tebligatın geçerliliğine bir etkisinin bulunmadığı, aksi yönde bir iddia da bulunmadığından bila tebliğ iade edilen tebligattaki şerhin gerçeğe uygun olup olmadığının mahkemece re'sen denetlenemeyeceği nazara alındığında ödeme emri tebliğ işleminin uygun olduğu, diğer taraftan bir kısım sebeplerle mernis adresinin güncellenemediğine ilişkin iddianın gecikmiş itiraz sebebi olmadığı-
Borçluya ödeme emri 17.03.2022 tarihinde Tebligat Kanunu' nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkeme yapılan incelemede tebligatın usulsüz olduğunun tespit edildiği, borçlunun usulsüz tebliği 29.03.2022 tarihinde öğrendiğini beyan ettiği görüldüğünden, mahkemece, borçlunun ödeme emri tebliğinden haberdar olduğu 29.03.2022 tarihinden itibaren yedi günlük süreden sonra 06.04.2022 tarihinde icra mahkemesine yaptığı usulsüz tebligat şikayetinin, İİK'nın 16/1. maddesi kapsamında yedi günlük hak düşürücü sürede yapılmaması nedeniyle reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-