İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak, muvazaa hukuksal nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkin açılan davaların bedele dönüşmesinin söz konusu olmadığı-
Dava konusu taşınmazın borçlu tarafından satılmış olmasına rağmen dört yıl boyunca davalı borçlu ve kızı tarafından bedelsiz kullanılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı bu nedenle açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında aciz belgesi sunma zorunluğunun olmadığı-
Muvazaaya dayalı davalarda, davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği-
Davacı, borçlu davalı şirketin ticari işletmesini diğer davalıya devretmesi nedeniyle aralarındaki tasarrufun iptalini talep etmiş olduğundan, her iki davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılarak borçlu davalı tarafından diğer davalıya devredilen her hangi bir mal veya hakkın olup olmadığının araştırılması, istihkak davasına konu olan malların tasarrufun iptali davasının konusunu oluşturan mallar olup olmadığının araştırılıp irdelenmesi gerekeceği-
6183 sayılı Kanundan kaynaklanan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, 6102 sayıl TTK'nın 103. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez veya şubesi bulunmayan yabancı ticari işletme adına geçici de olsa yurt içinde işlem yapanlar hakkında acentelik hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olduğundan yurtdışındaki yabancı işletmeye izafeten yurtiçinde işlem yapana karşı dava açılmasının mümkün olup, bu kişinin davalı şirket tarafından tek müdür, yetkili temsilci olarak atandığı da ortada olduğundan şirket yetkilisi olduğu anlaşılan ... tebligat yapılarak, gerekirse Tebligat Kanunundaki ilanen tebligat hükümleri de işletilmek suretiyle taraf teşkilinin sağlanarak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklının açabileceği (İİK.m.277), bu husus, dava şartı olup, hâkimin görevi gereği doğrudan gözetmek zorunda olduğundan, davacılardan H. tarafından açılan davada aciz belgesi sunulmadığı gibi yapılan takiple ilgili olarak İİK'nun 105.maddesi niteliğine sahip bir hacizde bulunmadığından, davaların ön koşul yokluğundan reddi ile maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin olup, bu tür davaların görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borçlunun aciz halinde olduğuna ilişkin aciz belgesinin sunulması veya aciz halinin ispatlanması gerekeceği, dava bu ön koşul yokluğundan red edildiğine göre, davalı H. yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Davacının alacağının kesinleşmiş olduğu, borçlu davalı ile 3. kişinin okul arkadaşı oldukları, dolayısıyla aralarındaki tasarrufun iptale tabi olduğu, ancak tasarrufa konu taşınmazın borçlunun borcundan dolayı cebri icra yolu ile satıldığı ve 3. kişi olan davalıya kalan para olmadığı anlaşıldığından, davacının dava açmakta haklı olduğunun kabulü ile davacı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tasarrufta bulunan ve borçlu olduğu iddia edilen kişi hakkında yapılıp kesinleşen bir icra takibi bulunmadığından, dava şartı bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
İİK'nın 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin davaların, ayni değil, şahsi davalar olduğu, bu nedenle tasarrufun iptali davaları genel yetki kurallarına göre davalının ikametgahı mahkemesinde görüleceği (HMK 6.md), davalılar birden fazla ise dava davalılardan birinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği, bu durumda davacı, davalılar aynı yerde oturuyorlarsa davasını orada, ayrı ayrı yerlerde oturuyorsa seçimlik hakkını kullanarak dilerse borçlunun, dilerse borçlu ile hukuki işlemde bulunan 3.şahsın yerleşim yeri mahkemesinde davasını açabileceği-Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olup yetki sözleşmesi her iki davalıyı da bağlayacağı, bu durumda davacı davasını yetkili mahkemede açmış olduğundan davalıların yetki itirazlarının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-