İİK'nun 277. vd. maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı, davacının genel hükümlere, yani muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmayıp, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nun 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerektiği-
Cebri icra satışlarına yönelik tasarrufun iptali davalarında, alıcıların borçlu ile organik bağının bulunup bulunmadığının ve satın aldıkları taşınmazları ödeme gücüne sahip olup olmadıklarının (yani; alıcıların, borçluların nam-ı müstearı olup olmadıklarının) araştırılması gerektiği-
BK' 18 e göre açılan iptal davasında aciz belgesinin aranmadığı- Davalılar arasındaki icra takibi muvazaalı olduğundan, davacının davasının kabulü ile davalı üçüncü kişinin  icra dosyasındaki borçluya yönelik davacı alacağına yeter kısmının iptaline karar verilmesinin isabetli olduğu- Birleşen itirazın iptali davası yönünden de davanın kabulü ile itirazın iptali ile bu kısma ilişkin talebin tahsilde tekerrür olmamak şartı ile icra takibinin devamına, dava tarihi itibari ile dava değeri üzerinden taktiren %40 oranında hesaplanan inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesinin isabetli olduğu-
İİK mad. 281/2 uyarınca, davanın bedele dönüşmesi halinde teminat karşılığı davalı 3. kişinin mal varlığıyla ilgili ihtiyati haciz kararı verilebileceğini-
"Bir yıl süre ile iflasının ertelenmesine karar verilen dava dışı şirketin adına tescilli bulunan markaları davalıya muvazaalı olarak devretmesi nedeniyle TBK 19 gereğince açılan tasarrufun iptali ve markaların yeniden dava dışı borçlu şirket adına tescilli için açılan davaların devam ettiğini" belirten davacı bu davada "davalı adına tescili sağlanan markaların hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini" talep etmiş olup muvazaa iddiasının tasarrufun iptali davasında değerlendirilecek nitelikte olduğu ve marka devir işlemi muvazaalı ise o dosyada verilecek kararlarla TPE nezdindeki tescil işleminin değerlendirileceği, ayrıca henüz marka başvuru aşamasında olan ve yine dava dışı şirketin davalıya devrettiği başvuru için de henüz tescil yapılmamış olması sebebiyle davanın mevsimsiz açıldığı ve yine bu başvuru ile ilgili yapılan devir işleminin tasarrufun iptali davasında da değerlendirilecek nitelikte olduğu-
Muvazaa, namı müstear ve tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tasarrufun iptaline ilişkin davanın, tipik tasarrufun iptali davası olmadığı, muvazaanın bir türü olan namı müstear tüzel kişilik perdesinin aralanması yoluyla tasarrufun iptali ve 2004 Sayılı İİK 283. maddesinin kıyasen uygulanarak asıl borçlu ve kefil yanında diğer davalılar için de haciz ve satış yetkisinin uygulanmasına ilişkin bir dava olduğu- Üçüncü kişilerin borçlulardan bağımsız edindikleri mal ve haklar, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davasının konusunu teşkil etmeyeceği gibi değişik tarihlerdeki şirket sermaye artırımına gidilmiş olması, tek başına yeterli bulunmadığı- Bilirkişilerin raporlarındaki tüzel kişilik perdesini kaldırması ilkesi uyarınca ortakların sorumluluğuna gidebilecek hallerden olmasına ilişkin mütalaaların hakim için bağlayıcı olmayacağı- Taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların, tavzih yolu ile genişletilmiş ve değiştirilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Geçici aciz vesikasına dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarının zamanaşımını kesmeyeceği-
Muvazaa nedenine dayalı davalar ile tasarrufun iptali davası arasında ki farkların neler olduğu-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaa davalarında, borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti ile bu suretle borçludan olan alacağın tahsil edilmesinin amaçlandığı-  Karar esas alınan dava dosyasında da, dava dışı bir kimse, borçlusunun takip dosyasındaki alacağının muvazaalı olarak davalı ve kardeşine yaptığı temlik işleminin iptali ile bu dosyadan olan alacaktan kendi alacağını tahsil etme imkanı elde etmek üzere dava açmış ve kazanmış olup, alacaklının, lehine sonuçlanan o dava ile borçlusunun alacağının kendisine ödenmesini isteme hakkını elde etmiş olduğu, böylece, borçlu konumunda bir değişiklik olmadığı, sadece alacaklının, artık temlik alan değil, iptal davasının açan davacı olduğu-  Daha sonra takip dosyasından yapılan ihale ile dava konusu taşınmazları davalının (diğer davada iptal edilen temlikin, temlik alanının) satın alınması ve borçlu tarafından açılan ihalenin feshi davasının reddedilerek ihalenin kesinleşmesi, yapılan temlik işleminin ise, bu tarihten sonra gerçekleşmesi, yani davalı üçüncü kişinin, taşınmazları alacağına mahsuben değil takip dışı üçüncü kişi sıfatı ile satın alması halinde, (satışa esas temlik iptal edildiğinden, satış işleminin iptaline yönelik açılan) tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiği-