Dava konusu haczin, borçlunun önceki faaliyet adresinde yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin, borçlunun, dolayısıyla alacaklının yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin, hacizli eşyaları bir başka takip dosyasında kesinleşen ihalede satın aldığını iddia ettiği, davacı üçüncü kişi ve borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığı gibi alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığı yönünde delilin de dosyaya yansımadığı, bu durumda yapılması gereken işin; İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/132 sayılı Takip dosyasında kesinleşen ihale tutanağındaki eşyaların hacizli eşyalara uygunluğunu keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit ettikten sonra işin esası hakkında bir karar vermek olmasının gerekeceği-
İstihkak istemli davada; davalı-alacaklı tarafından davalı-borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yapılan icra takibi yapıldığı, yapılan takipte haciz adresine çıkarılan ödeme emri tebligatında borçlunun işçi olarak çalışırken ayrıldığına dair şerh verildiği, 26.10.2007 tarihinde davacı üçüncü kişinin işyeri adresinde yapılan haciz sırasında borçlunun kasada oturduğu ve işyerinde çalışan işçiler tarafından patron olarak çağrıldığı, ayrıca borçlunun haciz sırasında borcu ödeme taahhüdünde bulunduğu haciz tutanağı içeriğinden anlaşıldığından, bu durumda İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Dava konusu haciz borçlu adresi dışında üçüncü kişi adresinde ve elinde yapılmış, bu haciz işleminden sonra takip dosyasında başka bir işlem yapılmamış olup üçüncü kişi "takibin danışıklı olduğunu ve amacın dava konusu iş makinesinin elinden alınmasının amaçlandığını" iddia ettiğinden, icra mahkemesince "borç kaynağı bono alacağının gerçek olup olmadığını tacir olan borçlunun ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile araştırılması gerektiği-
Davacı üçüncü kişi şirketin kuruluşu borcun doğum tarihinden önce olmakla birlikte, borçlu şirket ile aralarında ortaklık yapısı itibarı ile sıkı bir organik bağ bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece iki şirketin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile iç içe girmiş tek şirket gibi yönetilip yönetilmediği hususu öncelikle tespit edilmeli, alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yapılmadığı sonucuna varılırsa bu kez üçüncü kişinin sunduğu faturaların gerçekliği, davacı ve satıcı firmaların ticari kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile saptanmalı, gerçek olduğu belirlenirse bu kez mahcuzlara uygunluğu keşif ve bilirkişi incelemesi ile araştırılarak, sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının dava konusu haczedilen mallar ile ilgili açmış olduğu istihkak davası lehine sonuçlanmış ise de; haciz tarihi itibariyle takip borçlusunun, davacı oğlu ile aynı evde ikamet ettikleri, bu durumun, usulüne uygun olarak yapılan tebligat ve haciz tutanağında imzası bulunan apartman yöneticisinin beyanıyla da sabit olduğu, yapılan haczin haksız olmadığının kabulü ile manevi tazminat istemli davanın reddi gerekeceği-
İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu kabul edilse dahi en az 30 yıllık olduğu belirlenen hacizli mobilyalar ile borcun doğum tarihinden çok önce satın alındığı anlaşılan diğer mahcuzların tamamının davacı üçüncü kişiye ait olduğunun kabulünün gerekeceği-
Dava konusu haciz, üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapılmış olup, burada ödeme emri tebliğ edilmemiş, borçlunun daha önce aynı yerde faaliyet gösterdiğine dair bilgi ve belge de ele geçmemiş olup; davalı alacaklı taraf, borçlunun davacı şirket ile birlikte çalıştığını savunmakta ise de, davalı borçlu, davacı şirketin resmi ortağı dahi olsa şahsi borcu nedeni ile şirket malvarlığının haczedilemeyeceği; bir başka dosyada yapılan hacizde, borçlunun hazır bulunması ya da üçüncü kişi şirket yetkilisinin dosya borcuna kefil olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği- Davacı üçüncü kişi şirkete ait vergi tarh dosyası ile ticaret sicil kayıtlarına göre borçlunun davacı şirket ile birlikte alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yaptığını gösteren bir delil de bulunmadığı,haczedilen malların da davacı şirketin iş yerinde satış amacı ile bulundurulan ürünler olduğu, davalı alacaklı tarafın İİK. mad. 97/a'daki üçüncü kişi yararına olan mülkiyet karinenin aksini kanıtlamaya yönelik delilleri dosyaya sunamadığı görüldüğünden, davanın kabulü gerektiği- Teminat karşılığında takibin durdurulması kararı verilmesi ve mahkemece öngörülen teminat tutarı yatırılması halinde, İİK. mad. 97/13 uyarınca alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için aranan koşulların gerçekleşmiş olacağı-
İstihkak iddiasında bulunan davacı 3. kişi şirketin mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin faturalar sunduğu, davacı 3. kişi şirket tarafından sunulan faturaların haczedilen mahcuzlara ait olduğuna ilişkin üzerlerinde bir açıklama olmayıp, misli mal niteliğinde olan ve ayırtedici hiçbir özelliği bulunmayan taşınırlara ilişkin olduğundan itibar edilmesi mümkün olmadığından, mülkiyet karinesinin aksinin ispatı için yeterli belge olmadığı, her zaman istenilen kişi adına düzenlenmesi mümkün adi belge niteliğinde olduğundan ve borcun doğumundan hatta takipten sonraki tarihleri taşıyan faturalar soyut olarak mülkiyetin ispatı için tek başına yeterli ve kabul edilebilir niteliği olmadığından, mahcuzların mülkiyetinin davacı 3.kişi şirkete ait olduğunu göstermeyeceği, bu durumda mülkiyet karinesinin 3. kişi yararına olduğundan söz edilemeyeceğinden, mülkiyet karinesi borçlu lehine olup bu durumun aksi davacı 3. kişi şirket tarafından kesin inandırıcı delillerle ispatlanamadığından bu mahcuzlarla ilgili olarak davanın kabulünün mevcut delil durumuna uygun düşmediği, bu durumda kısmen kabul edilen mahcuzlar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı üçüncü kişi tarafından, mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin sunulan faturalar borcun doğumundan sonraki tarihe ait olması mahcuz mallarla aynı mallar olduğunu tespite yarayacak hiçbir ayırt edici özelliğinin bulunmaması, her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikte belge olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı üçüncü kişi ile borçlunun kardeş olmaları nedeni ile, mahcuzları birlikte ellerinde bulundurduklarının kabulünün gerekeceği, bu kabul nedeni ile İİK 97/a maddesi gereği mahcuz mallar, borçlunun elinde olduğundan mülkiyet karinesi borçlu lehine olup dolayısıyla alacaklının yararına olduğu-
Davacı üçüncü kişi tarafından, mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin sunulan faturalar borcun doğumundan sonraki tarihe ait olması mahcuz mallarla aynı mallar olduğunu tespite yarayacak hiçbir ayırt edici özelliğinin bulunmaması, her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikte belge olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı üçüncü kişi ile borçlunun kardeş olmaları nedeni ile, mahcuzları birlikte ellerinde bulundurduklarının kabulünün gerektiği, bu kabul nedeni ile İİK 97/a maddesi gereği mahcuz mallar, borçlunun elinde olduğundan mülkiyet karinesi borçlu lehine olup dolayısıyla alacaklının yararına olduğu-