Borçlunun daha önce kömür satıcılığı yaptığı adreste haciz uygulamasının yapıldığı, haciz esnasında borçlunun haciz mahallinde hazır bulunduğu, bu nedenle 2004 sayılı İİK'nın 97/a maddesi uyarınca mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, davada ispat yükünün davacı 3. kişide olduğu, bu kapsamda davacı 3. kişi tarafından sunulan adi yazılı satış sözleşmesinin her zaman düzenlenmesi mümkün bir belge olduğu ve vergi levhası ile birlikte bu sözleşmenin yasal karinenin aksini ispata yeterli olmadığı-
Alacaklı tarafından, davalı borçlu şirket ve 3. kişi şirket aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının "takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığı" gerekçesiyle reddedildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşıldığından, istihkak davasında "dava şartı bulunup bulunmadığı" yönünden değerlendirme yapılması gerektiği-
3. kişinin mülkiyet karinesinin aksini her türlü delille ispatlayabileceği-
Mahkemece, davacının dayandığı belgeleri hasar dosyasını sigorta şirketinden getirtip incelemek, ödemelerden sonra mülkiyetin davacı Şirket üzerinde bırakılıp bırakılmadığını açıkça sorup tespit etmek, faturaların gerçekliğini ve fatura kapsamındaki vincin tüm ayırt edici özelliklerini satıcı firmanın ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile saptamak, bundan sonra da sigorta evrakları ile faturaların hacizli vinç ile ilgili olup olmadığı yönünde keşif ve bilirkişi incelemesi yaparak, bu şekilde toplanacak delillerin sonucuna göre işin esası hakkında bir karar vermek gerekeceği-
Hacizden doğan istihkak davası açılabilmesi için gereken koşullardan biri de, hukuken geçerli bir haczin bulunması gerektiği-  “Haciz” olarak nitelendirilebilecek bir icra işlemi yoksa, kural olarak, istihkak davasından söz edilemeyeceği- Haciz tutanağı içeriğine göre, davacı üçüncü kişi haciz baskısı altında ve muhafaza işleminin yapılmasını önlemek amacı ile dava açma haklarını da saklı tutarak, dosya borcunun tamamını ödediğini belirtip, buna ilişkin dekontu sunduğu anlaşıldığından, borcun iradi ödenmesinden bahsedilmesinin mümkün olmadığı ve bu koşullarda haczin, yatırılan paraya ilişkin olduğunu kabul edilmesi ve ortada hukuken geçerli bir haczin varlığının kabulü ile istihkak davasına ilişkin olarak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerektiği-
Finansal Kiralama Sözleşmesine konu mahcuzların kiracı tarafından satın alındığına ilişkin bir bilgi ve belgenin dosya içerisinde bulunmadığı, bu durumda davacının talep ettiği Finansal Kiralama Sözleşmesine konu mahcuzların davacı 3. kişi İş Finansal Kiralama A.Ş.'ne ait olduğu, kaldı ki davalı alacaklı Türkiye İş Bankası A.Ş. vekili'nin, yargılama sırasında 25.12.2012 tarihli duruşmada, davacı İş Finansal Kiralama A.Ş. vekili tarafından beyan edilen finansal kiralamaya konu menkullerin kıymet takdir raporundan çıkartılması istemini kabul ettiğini ilişkin açık kabul beyanı da bulunduğundan, bu iki husus birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
3.kişinin İİK'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına-
Dava konusu haczin, borçlunun önceki faaliyet adresinde yapıldığı, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin, borçlunun, dolayısıyla alacaklının yararına olduğu, ispat yükü altında olan ve karinenin aksini her türlü delille kanıtlama olanağına sahip olan üçüncü kişinin, hacizli eşyaları bir başka takip dosyasında kesinleşen ihalede satın aldığını iddia ettiği, davacı üçüncü kişi ve borçlu şirket arasında organik bağ bulunmadığı gibi alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yapıldığı yönünde delilin de dosyaya yansımadığı, bu durumda yapılması gereken işin; İstanbul 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/132 sayılı Takip dosyasında kesinleşen ihale tutanağındaki eşyaların hacizli eşyalara uygunluğunu keşif ve bilirkişi incelemesi ile tespit ettikten sonra işin esası hakkında bir karar vermek olmasının gerekeceği-
İstihkak istemli davada; davalı-alacaklı tarafından davalı-borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü yapılan icra takibi yapıldığı, yapılan takipte haciz adresine çıkarılan ödeme emri tebligatında borçlunun işçi olarak çalışırken ayrıldığına dair şerh verildiği, 26.10.2007 tarihinde davacı üçüncü kişinin işyeri adresinde yapılan haciz sırasında borçlunun kasada oturduğu ve işyerinde çalışan işçiler tarafından patron olarak çağrıldığı, ayrıca borçlunun haciz sırasında borcu ödeme taahhüdünde bulunduğu haciz tutanağı içeriğinden anlaşıldığından, bu durumda İİK’nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından kesin ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği-
Dava konusu haciz borçlu adresi dışında üçüncü kişi adresinde ve elinde yapılmış, bu haciz işleminden sonra takip dosyasında başka bir işlem yapılmamış olup üçüncü kişi "takibin danışıklı olduğunu ve amacın dava konusu iş makinesinin elinden alınmasının amaçlandığını" iddia ettiğinden, icra mahkemesince "borç kaynağı bono alacağının gerçek olup olmadığını tacir olan borçlunun ticari defterleri üzerinde yapılacak inceleme ile araştırılması gerektiği-