Davacı üçüncü kişi şirketin kuruluşu borcun doğum tarihinden önce olmakla birlikte, borçlu şirket ile aralarında ortaklık yapısı itibarı ile sıkı bir organik bağ bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece iki şirketin ticari kayıtları üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi ile iç içe girmiş tek şirket gibi yönetilip yönetilmediği hususu öncelikle tespit edilmeli, alacaklıdan mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yapılmadığı sonucuna varılırsa bu kez üçüncü kişinin sunduğu faturaların gerçekliği, davacı ve satıcı firmaların ticari kayıtları üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile saptanmalı, gerçek olduğu belirlenirse bu kez mahcuzlara uygunluğu keşif ve bilirkişi incelemesi ile araştırılarak, sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Davacının dava konusu haczedilen mallar ile ilgili açmış olduğu istihkak davası lehine sonuçlanmış ise de; haciz tarihi itibariyle takip borçlusunun, davacı oğlu ile aynı evde ikamet ettikleri, bu durumun, usulüne uygun olarak yapılan tebligat ve haciz tutanağında imzası bulunan apartman yöneticisinin beyanıyla da sabit olduğu, yapılan haczin haksız olmadığının kabulü ile manevi tazminat istemli davanın reddi gerekeceği-
İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu kabul edilse dahi en az 30 yıllık olduğu belirlenen hacizli mobilyalar ile borcun doğum tarihinden çok önce satın alındığı anlaşılan diğer mahcuzların tamamının davacı üçüncü kişiye ait olduğunun kabulünün gerekeceği-
Dava konusu haciz, üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapılmış olup, burada ödeme emri tebliğ edilmemiş, borçlunun daha önce aynı yerde faaliyet gösterdiğine dair bilgi ve belge de ele geçmemiş olup; davalı alacaklı taraf, borçlunun davacı şirket ile birlikte çalıştığını savunmakta ise de, davalı borçlu, davacı şirketin resmi ortağı dahi olsa şahsi borcu nedeni ile şirket malvarlığının haczedilemeyeceği; bir başka dosyada yapılan hacizde, borçlunun hazır bulunması ya da üçüncü kişi şirket yetkilisinin dosya borcuna kefil olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceği- Davacı üçüncü kişi şirkete ait vergi tarh dosyası ile ticaret sicil kayıtlarına göre borçlunun davacı şirket ile birlikte alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı işlemler yaptığını gösteren bir delil de bulunmadığı,haczedilen malların da davacı şirketin iş yerinde satış amacı ile bulundurulan ürünler olduğu, davalı alacaklı tarafın İİK. mad. 97/a'daki üçüncü kişi yararına olan mülkiyet karinenin aksini kanıtlamaya yönelik delilleri dosyaya sunamadığı görüldüğünden, davanın kabulü gerektiği- Teminat karşılığında takibin durdurulması kararı verilmesi ve mahkemece öngörülen teminat tutarı yatırılması halinde, İİK. mad. 97/13 uyarınca alacaklı yararına tazminata hükmedilebilmesi için aranan koşulların gerçekleşmiş olacağı-
İstihkak iddiasında bulunan davacı 3. kişi şirketin mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin faturalar sunduğu, davacı 3. kişi şirket tarafından sunulan faturaların haczedilen mahcuzlara ait olduğuna ilişkin üzerlerinde bir açıklama olmayıp, misli mal niteliğinde olan ve ayırtedici hiçbir özelliği bulunmayan taşınırlara ilişkin olduğundan itibar edilmesi mümkün olmadığından, mülkiyet karinesinin aksinin ispatı için yeterli belge olmadığı, her zaman istenilen kişi adına düzenlenmesi mümkün adi belge niteliğinde olduğundan ve borcun doğumundan hatta takipten sonraki tarihleri taşıyan faturalar soyut olarak mülkiyetin ispatı için tek başına yeterli ve kabul edilebilir niteliği olmadığından, mahcuzların mülkiyetinin davacı 3.kişi şirkete ait olduğunu göstermeyeceği, bu durumda mülkiyet karinesinin 3. kişi yararına olduğundan söz edilemeyeceğinden, mülkiyet karinesi borçlu lehine olup bu durumun aksi davacı 3. kişi şirket tarafından kesin inandırıcı delillerle ispatlanamadığından bu mahcuzlarla ilgili olarak davanın kabulünün mevcut delil durumuna uygun düşmediği, bu durumda kısmen kabul edilen mahcuzlar yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davacı üçüncü kişi tarafından, mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin sunulan faturalar borcun doğumundan sonraki tarihe ait olması mahcuz mallarla aynı mallar olduğunu tespite yarayacak hiçbir ayırt edici özelliğinin bulunmaması, her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikte belge olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı üçüncü kişi ile borçlunun kardeş olmaları nedeni ile, mahcuzları birlikte ellerinde bulundurduklarının kabulünün gerektiği, bu kabul nedeni ile İİK 97/a maddesi gereği mahcuz mallar, borçlunun elinde olduğundan mülkiyet karinesi borçlu lehine olup dolayısıyla alacaklının yararına olduğu-
Davacı üçüncü kişi tarafından, mahcuzların kendisine ait olduğuna ilişkin sunulan faturalar borcun doğumundan sonraki tarihe ait olması mahcuz mallarla aynı mallar olduğunu tespite yarayacak hiçbir ayırt edici özelliğinin bulunmaması, her zaman temini ve düzenlenmesi mümkün nitelikte belge olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacı üçüncü kişi ile borçlunun kardeş olmaları nedeni ile, mahcuzları birlikte ellerinde bulundurduklarının kabulünün gerekeceği, bu kabul nedeni ile İİK 97/a maddesi gereği mahcuz mallar, borçlunun elinde olduğundan mülkiyet karinesi borçlu lehine olup dolayısıyla alacaklının yararına olduğu-
Davacı 3.kişi şirketin borcun doğum tarihinden önce kurulmuş olup davacı şirketin dayandığı bir kısım faturaların da borcun doğumundan önceki tarihli olduğu- Bu durumda mahkemece yapılacak işin; davacının dayandığı ve hacizli mallara ilişkin olduğunu ileri sürdüğü faturaların dava konusu hacizli malları kapsayıp kapsamadığının uzman bilirkişi marifetiyle gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak tesbit edilmesi, daha sonra faturaların hacizli malları kapsadığının tespiti halinde bu faturaların gerçekliğinin saptanması, bunun içinde faturayı düzenleyen firma ile davacı 3.kişinin defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılarak faturaların ticari defterlerde, hacizli mallarında şirket envanterinde kayıtlı olup olmadıkları tespit edilerek rapor alınması ve gerektiğinde firma yetkililerinin tanık sıfatıyla dinlenilerek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Temyiz aşamasında temin edilen yazı cevapları karşısında hacizleri yapan icra memurunun da tanıklığına başvurulmasının, mahcuzların ve haciz adresinin borçlu ile ilgisini gösterir beyanların ayrıntılı bir biçimde araştırılıp saptanmasının, bundan sonra da İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin alacaklı ya da üçüncü kişiden hangisinin yararına olduğunun tayin edilip, sunulan delillerin de buna göre değerlendirilmesinin gerekeceği, bununla birlikte somut olayda muvazaanın bulunup bulunmadığının belirlenmesi için de hacze konu büyükbaş hayvanların anne kulak küpe numaralarından yola çıkılarak hangi işletmelerden üçüncü kişinin işletmesine ne şekilde, hangi tarihlerde geçtiği konusunun Türkvet kayıtlarına göre tespitinin gerekeceği-
İİK'nu 97/a maddesi 2.cümlesi gereğince malın borçlu ile birlikte elde bulundurulması halinde dahi mülkiyet karinesinin borçlu yararına olduğu- Davacı 3.kişi kendi hissesine isabet eden fındıkları satmış olduğundan haczedilen fındığın borçluya ait olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerektiği-