Alacaklı vekili adına tebliğ evrakını alanın çalışanı olmadığı ispat edildiğinden, tebliğ işleminin usulsüz olduğu ve bu durumda, alacaklı vekilinin bildirdiği tarihin onama ilamının tebliğ tarihi kabulü ile bu tarihe göre süresinde olan karar düzeltme itirazlarının incelenmesi gerektiği- Taşınmaz hacizlerinin tapuya şerh verilmek suretiyle tamamlanacağı, taşınırlarda olduğu gibi “fiili haciz” yapılması gerekmeyeceği- Hacizden sonra tapuda meydana gelen değişikliklerin, bu değişiklik ilama dayansa bile, ilamda “haczin kaldırılması” yönünde açık bir hüküm bulunmadığı sürece haciz koymuş olan alacaklının durumunu etkilemeyeceği-
İhale tarihinden evvel, satışı yapılan taşınırlar hakkında kendi dosyasından satış isteminde bulunmamış olan alacaklının, yapılan ihalenin feshini isteyemeyeceği-
Tebligatın usulsüzlüğünün, muhatabı tarafından ileri sürülmediği sürece, başkaları tarafından ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürülemeyeceği-
“Yurt içinde adres gösterme koşulu”nun, ihalenin feshini isteyebilecek “alacaklı”,”borçlu” ve “tapu sicilindeki ilgililer” dışında (bu kişiler hariç) “ihaleye pey sürmek suretiyle katılan üçüncü kişiler” yönünden arandığı-
İhalenin feshine ilişkin şikayetlerde, harç ve vekalet ücretinin “maktu” olarak alınacağı-
İİK.134/II uyarınca; şikayetçinin ancak yurt içinde bir adres göstermek koşulu ile ihalenin feshi davası açabilmesinin (ihalenin feshini isteyebilmesinin) bir “dava koşulu” olduğu ve dilekçede bu hususun eksik bırakılması halinde, başka bir husus araştırılmadan “ihalenin feshi talebinin reddine” karar verilmesi ve işin esası incelenmediği için, şikayetçinin para cezası ile sorumlu tutulmaması gerekeceği,ancak şikayet vekil vasıtasıyla yapılmış ve vekaletnamede şikayetçinin yurt içindeki adresinin yazılı olması halinde, bu eksikliğin giderilmiş olacağı-
İİK.134/II’de “ihalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesinin talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapacağı ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı vereceği” öngörülmüş olduğundan, tarafların duruşmaya katılmamaları veya şikayetçinin katılmayıp davalının da “davayı takip etmeyeceğini” bildirmesi halinde, mahkemece işin esası ile ilgili mevcut deliler değerlendirilerek olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği, bunun yerine önce “dosyanın işlemden kaldırılmasına” sonra da “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilemeyeceği-
İhaleye fesat karıştırıldığının daha sonra öğrenilmiş olması halinde, fesat nedeniyle ihalenin feshinin, ihaleden itibaren en geç bir yıl içinde istenebileceği; bu davada fesada ilişkin tanık ve diğer delillerin toplanarak gerekli kararın verilmesi icap edeceği-