Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen almak zorunda olduğundan; tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği- 
Boşanma davası açılmakla, ayrı yaşama hakkı kazanan ve yeterli geliri olmayan davalı kadın yararına uygun tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerekeceği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Velayeti anneye verilen 15 yaşındaki idrak çağında olan çocuk dinlenilmeksizin velayetin düzenlenmesinin ve kadının iştirak nafakalarının daha sonraki yıllarda kendiliğinden arttırılması yönünde bir talebi bulunmadığı halde, mahkemece ÜFE oranında artırımına karar verilmesinin hatalı olduğu- 
Davalının kusuru ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı hususu kanıtlanamamış olup, terk hukuksal nedenine ( TMK. mad. 164 ) dayalı olarak açılmış bir dava da bulunmadığından davanın reddi gerektiği- Boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği bilindiğinden davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerektiği-
Davanın hukuksal nedeninin TMK 166/2. maddesine dayalı olduğu- Davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmının TMK'nun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmının ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan davanın reddinin gerektiği - TMK'nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın ve müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Dava konusu ziynetlerle ilgili davacıya, karşı tarafa yemin teklif etme hakkının olduğu hatırlatılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi gereğince davacı lehine “dava tarihinden” geçerli olacak şekilde tedbir nafakası takdiri gerekirken, tedbir nafakasının buna ilişkin ara kararının verildiği 5.2.2009 tarihinden başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı anne yanında kalan müşterek çocuk için dava tarihinden geçerli olarak tedbir nafakasına (TMK.md.169) hükmedilmesi gerekirken, tedbir nafakasının başlangıç tarihinin açıkça gösterilmemiş olmasının doğru olmadığı-