Aylık 2300 TL geliri bulunan davalının aylık 1500 TL nafaka ödemesine karar verilmek suretiyle, davalının geliri ile mütenasip olmayacak şekilde fazla nafakaya hükmedilemeyeceği-
Boşanma veya ayrılık durumunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu-
Boşanma davasının açıldığı tarihten, boşanma yönünden hükmün kesinleştiği tarihe kadar hüküm ifade etmek ve mahkeme ilamı ile hükmedilen nafakanın tahsilde tekerrür olmamak şartı ile, davalı kadın ve yanında kalan müşterek çocuk yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektireceği-
Herhangi bir gelir ve malvarlığı bulunmayan davalı yararına, Türk Medeni Kanununun 197. maddesi uyarınca açılan davada verilecek tedbir nafakası ile tahsilde tekerrür oluşturmayacak ve dava tarihinden geçerli olacak şekilde, davacının mali gücü ile orantılı uygun bir miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Boşanma veya ayrılık sonucunda, çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın, gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğu-
Bozma ilamında inceleme dışı bırakılan "Velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası" talepleri hakkında yeniden hüküm kurulması gerekeceği-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının boşanma davasındaki, boşanmaya karar verilmesi halinde hükmedilmesi muhtemel olan boşanmaya bağlı ikincil nitelikteki tazminat ve nafaka hakkının elde edilmesini temin etmek için de olsa davalı adına kayıtlı taşınmazlar üzerine tedbir konulamayacağı-
Duruşmada dinlenen ve beyanları kusur durumunun belirlenmesinde esas alınan davalı tanığı, dinlenmesinden sonra mahkemeye verdiği dilekçe ile beyanlarının doğru olmadığını, taraflar arasındaki olaylara ilişkin bilgisinin bulunmadığını bildirdiği, bu nedenle tanığın beyanları esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Davalının açık bir yoksulluk nafakası talebinin bulunmadığı, nafakaya ilişkin olarak talebinin sadece tedbir nafakası olduğu, bu nedenle hakimin talepten fazlasına karar veremeyeceği-
Davacı kadının, dava dilekçesinde yer almayan, ilk defa tahkikat duruşmasında ileri sürülen yoksulluk nafakası isteğinin, talep sonucunun genişletilmesi niteliğinde olduğu-