Noterliğin ihtarnamesinin, asıl borçluya ve ipotek verenlere tebliğ edildiği tarihe göre, takibin, İİK'nun 150/ı maddesindeki koşullar oluşmadan (sekiz günlük süre beklenmeden) başlatıldığı anlaşıldığından, mahkemece, icra emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği- Şikayetçiler, kendilerine gönderilen ihtarnameler ile kıymet takdir raporu ve icra emri tebliğ işlemlerinin de usulsüz olduğunu ileri sürdüklerinden, mahkemece, tebligat usulsüzlüğü iddiası yönünden inceleme yapılarak, süresinde ileri sürüldüğünün anlaşılması halinde, şikayetçiler yönünden yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliğinin bulunup bulunmadığı ve dolayısıyla TMK'nun 887. maddesi anlamında ihbar (muacceliyet ihtarı) koşullarının oluşup oluşmadığı hususunun değerlendirilmesi gerektiği-
Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliği bulunmadan, yani TMK. mad. 887 anlamında ihbar (muacceliyet ihtarı) koşulları oluşmadan, ipotek veren 3. kişiler hakkında icra emri gönderilmek suretiyle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmasının mümkün olmadığı-
İpotekli taşınmaz maliki üçüncü şahsa ihbar yapılmadıkça, onun yönünden borç muaccel olmayacağından hakkında icra takibi başlatılamayacağı- Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine uygun şekilde muhatabın, adresten geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığı ve tevziat saatlerinden sonra tebligat adresine dönüp dönmeyeceği tespit edilmediği gibi, beyanı alınan komşunun ismi de belirlenmediğinden anılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu-
İpoteğin, kesin borç (ana para) ipoteği niteliğinde olmadığının, bu nedenle İİK'nun 149.maddesinin uygulanmasının mümkün bulunmadığının anlaşıldığı, İİK.nun 150/ı maddesindeki düzenleme ise, banka ve kredi veren kuruluşlar yönünden olup, diğer gerçek ya da tüzel kişilerin, anılan maddeye dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmaları mümkün olmadığından, İİK'nun 150/ı maddesinin de olayda uygulama yerinin bulunmadığı, bu durumda gerçek kişi alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapması usulsüz olup, bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurularak icra emrinin iptalinin istenebileceği-
Takip yapan temlik alacaklılarının kredi veren kuruluş (banka) olmadığı ve ipoteğin limit (üst sınır) ipoteği olduğu, dolayısıyla İİK.nun 150/ı maddesindeki düzenleme kredi veren kuruluşlar yönünden olup, diğer gerçek ya da tüzel kişilerin anılan maddeye dayalı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı icra takibi yapmaları mümkün olmadığından, İİK.nun 150/ı maddesinin olayda uygulama yerinin bulunmadığı, bu durumda, alacaklıların, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapmaları usulsüz olup, bu husus süresiz şikayete konu edilebileceği gibi, mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiği-
Takip dayanağı ipotek, limit (üst sınır) ipoteği niteliğinde olup, alacaklı ve borçlular arasında cari hesap veya kısa, orta ve uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir kredi ilişkisi bulunmadığı gibi, alacaklının da kredi veren kuruluş(banka) niteliğini haiz olmadığı, dolayısıyla, taraflar arasında İİK.'nun 150/ı maddesinde açıklanan koşullarda cari hesap ve kredi ilişkisi söz konusu olmadığından icra emri gönderilmesine olanak tanıyan anılan maddenin olayda uygulanma yeri bulunmadığı- Takip konusu ipoteğin, İİK.'nun 149. maddesinde düzenlenen kesin borç ipoteği mahiyetinde olmadığı, dolayısıyla, alacaklı tarafından sözü edilen maddelere dayanılarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapılması mümkün olmayıp, yapılan takibin usulsüz olduğu-
İİK'nun 150/ı maddesi gereğince hesap kat ihtarnamesindeki miktar kesinleşmiş olmakla, alacak miktarına yönelik iddiaların artık icra mahkemesinde ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, ancak; İİK'nun 149/a maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı kanunun 33/1-2. maddesine göre itfa veya imhal nedeniyle icranın geri bırakılması talep edilebileceği gibi, takipte istenilen miktarın ihtarnameye uygun olmadığı ve itiraz edilmeksizin kesinleşen hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten, borçlunun temerrüde düştüğü tarihe kadar işleyen akdi faiz ile bu tarihten takip tarihine kadar işleyen temerrüt faiz miktarı, ayrıca işleyecek faiz oranının şikayet konusu yapılabileceği-
Alacaklı, kredi veren kuruluş (banka) olmadığı gibi, dayanak sözleşmenin de İİK'nun 150/ı maddesi kapsamındaki sözleşmelerden olmadığı, bu durumda İİK.nun 150/ı maddesinin olayda uygulama yeri bulunmadığından, alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi yapması usulsüz olup, bu husus süresiz şikayete konu edilebileceği gibi, mahkemece de re’sen dikkate alınması gerektiği-
Mahkemece kredi sözleşmesi, ipotek akit tablosu ve hesap kat ihtarnamesi birlikte değerlendirilip, asıl alacak ve faiz taleplerinin ihtarnameye uygunluğu denetlenerek, kat ihtarı tebliği ile kesinleşen asıl alacak miktarı ile asıl alacak tutarına kredi sözleşmeleri, ipotek akit tablosu ve hesap kat ihtarı içerikleri dikkate alınarak, hesap kat ihtarnamesinin düzenlendiği tarihten temerrüt tarihine kadar akdi faiz, bu tarihten sonrasına temerrüt faizi hesaplanmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Tüketici kredisi alacağı ile kredi kartı alacağına ilişkin alacağın varlığı ve miktarının, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yargılama yapılmasını zorunlu kıldığı, bu durumda tüketici kredisi alacağı ve kredi kartı alacağı bakımından takibe dayanak belgeler ilam niteliği kazanmadığından, İİK'nun 150/ı maddesi kapsamında icra emri gönderilemeyeceği, ancak, ipotek, bu alacaklar dışında ticari nitelikteki diğer alacakları da teminat altına aldığından, takibin kredi kartı alacağı ve tüketici kredisi yönünden kısmen iptali halinde, bu kredi alacağının teminatsız kalması sonucunun ortaya çıktığı, bu nedenle ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi karşısında icra emrinin tamamının iptal edilerek yerine ödeme emri çıkarılmasının gerekeceği-