Rücuen tazminat istemine ilişkin davada, davalının görev yaptığı tapu sicil müdürlüğünde satış işlemi kendisine havale edildikten sonra işleme ilişkin vekaletnamede azil bulunup bulunmadığını kontrolünü özenli şekilde yapmayarak düzenlenen resmi senedin arkasına "yetki olup azil yoktur" ibaresini yazarak imzaladığından davalının kusurlu olduğu kabul edilerek sorumluluğuna karar verilmesi gerektiği-
Karar ve ilam harçlarının dörtte birinin peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği- Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranının yirmide bir olarak uygulanacağı- B.ye karar ve ilâm harcının ödenmemiş olmasının hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmeyeceği- Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı- İlgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınacağı-
Davaya konu taşınmazın , Belediye sınırları içerisinde 1997 yılında yapılan imar uygulamasında DOP kesintisi yapılmak suretiyle ifrazen oluşan arsa vasfında olduğu, daha sonra imar uygulaması İdare Mahkemesinin kararı ile iptal edildiğinden henüz imar planının olmadığı ancak, belediyenin tüm alt yapı hizmetlerinden yararlandığı anlaşılmakla, tapu kaydının hükmen iptali nedeniyle, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın tazmini istemine yönelik davada, bilirkişiler kurulunca taşınmazın arsa vasfında kabul edilerek emsal karşılaştırması inceleme ve araştırmasında, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih esas alınarak değer belirleyen rapor doğrultusunda hüküm kurulmasının hukuka uygun olduğu-
Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu belirlenip bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, taşınmazlar arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak; arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak değerinin tespiti için mahallinde yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre bedel belirlenmesi gerektiği-
Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada, davacının karar verildikten sonra vefat ettiğinden, mirasçılarının davacı sıfatı ile davaya iştirakleri sağlanarak taraf teşkili tamamlandıktan sonra karar verilmesi gerekip dava konusu taşınmazın mahkemenin kesinleşen kararı ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğinden uğranılan zararın tazmininin Hazine’den talep edilmesi gerektiği- Dava konusu taşınmaza 04.11.1983 gününden sonra el atıldığı anlaşılmakla, nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne yönelik talep TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklı olup adli yargı ilk derece mahkemeleri görevli olduğundan davalı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne izafeten Maliye Hazinesine yönelik davanın tefrik edilerek esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Tapu iptali ve tescil talebine ilişkin davada, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılmadığı,incelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Çekişmeli taşınmazın ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri ve tedavüllere esas belgelerle birlikte tapu kaydı Tapu Müdürlüğünden getirtildikten sonra; dava dosyası iki tapu kadastro ile bir hesap uzmanı bilirkişiye verilerek, davacının satın aldığı payların ilk oluşumundan itibaren her bir tedavülüne sıra numarası verilmek suretiyle yapılan işlemin dayanağı talep, talep doğrultusunda düzenlenen resmî belge ve bu belge doğrultusunda tapu siciline yapılan işlemde uyumsuzluk bulunup bulunmadığı uyumsuzluk bulunmakta ise hangi işlemden ve neden kaynaklandığı, davacının tapu sicilinde yazılı satın aldığı pay ile gerçek pay arasında fark bulunup bulunmadığını açıklar ve davacının gerçekte sahip olduğu pay durumunu gösterir ayrıntılı rapor alınıp davacının tapu sicilindeki işlemler nedeniyle zararının mevcut olup olmadığı belirlenip davacının zararı olduğu tespit edilir ise; arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı, iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle yeniden yapılacak keşifte, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak taşınmazın gerçek değeri, davacının zararının meydana geldiği tarih dikkate alınarak hesaplanmalı, taşınmazların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerlerinin bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre hesaplattırılmalı, bu şekilde taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, davacının oluşan gerçek zararlarının saptanması gerektiği-
İYUK. mad. 2/1-b gereğince, Belediye’nin encümen kararı uyarınca aldığı ifraz kararına dayalı hizmet kusuruna ilişkin davanın tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerektiği- Davacının tapu sicil müdürlüğü çalışanları ve icra ve iflas dairesi çalışanlarının eylemleri ile zarar gördüğüne yönelik açtığı davada davalılar Adalet Bakanlığı ile Maliye Hazinesi yönünden işin esası incelenerek karar verilmesi yerine davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Davanın terditli olarak açıldığı, asıl talep tapu iptali ve tescil olup; terditli talebin ise asıl talebin kabul edilmemesi halinde, TMK. mad. 1007 uyarınca tazminat istemine ilişkin olduğu- Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan devletin sorumlu olduğu (TMK. mad. 1007)- Devletin sorumluğu kusursuz sorumluluk olup, kusursuz sorumluluk tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayandığı, sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devletin, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlü olduğu- Kusurun varlığı ya da yokluğunun, devletin sorumluğu için önem taşımayıp, sadece devletin, memuruna rücu sırasındaki iç ilişki de önemli olduğu-